DOSYA
“O ânı, o korkuyu ben her Eylül ayında yaşıyorum"
Gazeteci-yazar Serdar Korucu 6-7 Eylül 1955 pogromunun hayatta olan tanıklarıyla konuşarak yeni bir kitaba imza attı: “Akşam İstanbul’da Çok Fena Şeyler Oldu” başlıklı çalışma, İstos Yayınları’ndan çıktı. Kitabın başlığını oluşturan sözler Marina Kalumenu’ya ait. Kendisi Dimitrios Kalumenos’un, yani 6-7 Eylül 1955’i fotoğraflayarak, pogromun hafızalara kazınmasını sağlayan Patriklik fotoğrafçısının kızı. Kitap, Türkiye, Yunanistan ve Fransa’da yaşayan 32 “son tanığın” dilinden o gece yaşananları aktarıyor. Hatırlanacağı üzere “Atatürk’ün Selanik’teki evi bombalandı” başlıklı sahte bir haber üzerine 6 Eylül gecesi İstanbul’da Rumlar başta olmak üzere gayrimüslimlere ait evler, dükkânlar, kiliseler yıkılmış, yakılmış ve yağmalanmıştı. Resmî verilere göre yalnızca İstanbul’da 73 kilise, 8 ayazma, 2 manastır, 3.584’ü Rumlara ait olmak üzere 5.538 ev ve işyeri yakılıp yıkıldı. İHD’nin raporlarına göre 35 kişi hayatını kaybetti. Korucu ile yeni çalışmasını konuştuk.
Yıkıntılar arasında inançlar (2)
Hatay’da 2023 depreminin ardından neredeyse tamamı yıkılan Hıristiyan topluluklara ait kiliselerin enkazı hâlâ kaldırılmamış durumda. Ayinlerini enkaz hâlindeki kiliselerinin önünde yapan Hıristiyanlar, ne vakıflarının ne de patrikhanelerinin restorasyon için bütçelerinin olduğunu söylüyor. Umutları baki: Kilisemiz onarılsın, cemaatimiz ibadetini edebilsin.
Gazze’de son 24 saatte 3'ü çocuk 8 kişi açlıktan öldü
Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre Gazze'de son 24 saatte 3'ü çocuk, 8 kişinin açlık nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirten BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, "Artık bu ölümler sıradan bir olay gibi görülüyor. Bu kabul edilemez" dedi.
Yıkıntılar arasında inançlar (1)
Yıkım, göç ve can kayıplarıyla Türkiye’deki Hıristiyan halkları da derinden etkileyen 2023 depreminin ardından, bölgedeki dini ve kültürel miras yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Hıristiyanlar ve Museviler, binlerce yıldır yaşatmaya çalıştıkları inanç ve ibadetlerini, ağır hasar alan kilise ve sinagoglarda sürdürüyor. Dosyamızın ilk bölümünde, Hatay ilçelerindeki yıkım sonrası bütçe yetersizliği nedeniyle onarılmayı bekleyen, halkların belleği, inancı, kimliği ve ortak geçmişini taşıyan kiliseler ile sinagogun durumunu aktarıyoruz.
400 saatlik görüntülü hazine: Ermeniler köklere yolculuğu anlattı
Antep kökenli Amerikalı Ermeni Armen Aroyan’ın 1500’e yakın diaspora Ermenisiyle Türkiye’nin farklı yerlerine yaptığı “köklere yolculuğun”, 400 saatlik video kayıtları, Güney California Üniversitesi, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü sitesinde kamuya açıldı.
‘Korku’ (2): “En Uzun Yürüyüş”ün yazılmamış hikâyesi
Arkadaşım Ali Özgentürk 1966-69 yılları arasında gerçekleşen, Deniz Gezmiş’in de katıldığı sayısız direniş yürüyüşlerinin 16 mm siyah-beyaz film çekimini yapmıştı. Annemi bir arkadaşına yatılıya gönderip Osmanbey’deki evimizde gece gündüz birkaç saat nöbetleşe uyuklayarak filmin kurgusunu yaptık. Odalarda duvardan duvara sicimler germiş, yürüyüşün her sahnesini ayırıp, numaralayıp kurgu için çamaşır mandallarıyla iplere asmıştık. Korkudan kimseye haber vermemiş, ekmeğimizi bile evde kendimiz yapmıştık.
Hemşin’in Son Prensi: Sergey Vardanyan
Sergey Vardanyan 1970’li yıllardan bu yana, bir bilim insanı ve aynı zamanda bir gazeteci olarak Hemşinlilerin Ermenistan’da bilinir olmasını sağladı. 90’lı yıllardan sonra ise Türkiye’deki Hemşinliler üzerine de çalışma imkanı buldu.
Hemşinliler kültür elçisini yitirdi
Hemşin dili ve kültürü üzerine araştırmaları ile tanıdığımız gazeteci yazar dostumuz Sergey Vardanyan'ı yitirdik. 1952 yılında doğan ve Ermenistan’ın başkenti Yerevan’da yaşayan Vardanyan, uzun süredir kanser tedavisi görüyordu. Ermeni halk kültürü ve dili üzerine çalışmaları olan Sergey Vardanyan, Abhazya ve Soçi Hemşinlileri ile tanışması sonrasında çalışmalarını Hemşin dili ve kültürü üzerine yoğunlaştırmış, 1984-1987 yılları arasında, 1944’te Batum’dan Kazakistan ve Kırgızistan’a sürülen Hemşinlilerle ilgili saha çalışmaları yapmıştı.
Barış Ünlü: “AKP ‘Türklük Sözleşmesi’nin devlet ayağını çökertti”
Türkiye, siyasi bir türbülanstan geçiyor. Bir yanda PKK kongresinde silah bırakma kararı alınmasıyla yeni bir sürece adım atılırken, diğer yanda başta CHP’ye yönelik operasyonlar olmak üzere muhalefete dönük saldırılar hız kesmiyor. Otuz yılı aşkın süredir devam eden savaşın bitişi, baharın gelişini müjdelerken, otoriter baskılarla perçinlenen ekonomik darboğaz toplumsal gerilimi artırıyor. Yaşanan politik krizi değerlendirmek için “Türklük Sözleşmesi” kitabının yazarı akademisyen Barış Ünlü’nün kapısını çaldık. Ünlü, "Hem Türklere hem Kürtlere inandırıcı bir biçimde liberal demokrasi vaat eden bir açılım süreci olabilseydi işler daha kolay yürüyebilirdi. Fakat şimdi Türklerin büyük bir bölümü de büyük bir baskı ve hukuksuzluk rejimi altında yaşıyor. Liberal demokrasi veya burjuva demokrasisi dediğimiz şey tamamen çökmüş durumda" diyor.
Gerard J. Libaridian: “Ermenistan doğru bir dış politika izliyor”
1991-1997 arasında Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan’ın kıdemli danışmanı, Dışişleri Bakanı’nın başyardımcısı ve Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri olarak görev yapan Gerard J. Libaridian, “Ermenistan Türkiye İlişkileri” başlıklı kitabının Türkçe yayınlanması vesilesiyle İstanbul’a geldi. 17 Mayıs'ta Hrant Dink Vakfı Havak Salonu’nda bir söyleşiye de katılan Libaridian’a sorularımızı yönelttik. Hayli kapsamlı bu söyleşinin ilk bölümünü yayınlıyoruz. İkinci bölüm bir sonraki hafta.