DOSYA
Lice’den Kadıköy Aramyan Okulu’na bir tarih: Hatun Mayrig’in ardından
Anadolu ve Mezopotamya Ermenilerinin İstanbul’a göçü bilhassa 1960’larda ve 70’lerde hızlanmıştı. Bunda yaşam koşullarının zorlaşması, toplumsal baskı gibi birçok etmen vardı. Bu etmenlerden biri de 1966 Varto Depremi’ydi. Deprem Ermenilerin tarihsel yurdunda büyük bir yıkıntıya yol açmış, bölgede yaşayan pek çok Ermeni İstanbul’un yolunu tutmuştu. Bu insanların büyük şehirde hayata tutunması hiç de kolay olmamıştır. Gazetemizin kurucularından Sarkis Seropyan’ın da 1960’larda emek verdiği ‘Kağdaganatz Hantznahump’ bu anlamda çok önemli bir işlev gördü, İstanbul’a sığınanlara yardım etti. Sevan Ataoğlu, Hatun Saraçoğlu’nun ardından kaleme aldığı bu yazıda sadece Lice’den İstanbul’a bir göç hikayesi anlatmıyor, Anadolu ve Mezopotamya Ermenilerinin yakın tarihine de not düşüyor.
Ermenistan’ta 61 yıllık bir kütüphane ve onu yıllarca ayakta tutmaya çalışmış dört kadın
Sovyetlerden beri aynı yerde, büyük bir şevkle, 45 senedir çalışan kütüphane görevlisi kadınların bana yardım etme konusundaki samimi arzuları beni çok etkilemişti. Son birkaç yılda karşılaştığım Sovyet dönemi kütüphanelerinin harap durumunu düşündüğümde, bu kütüphanenin hâlâ ayakta olması ve yaşama tutunma gücünü kadınlardan alması beni çok mutlu etmişti.
Bir kilise, bir tarihi org ve ilham verici bir roman
Boyacıköy Kilisesi bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Sayat Nova Korosu’nun üyeleri ve kilise yönetimi olarak kilisenin tarihi orgunu tamir etmeye giriştik bir süre önce. Orgu tam 52 yıl önce satın almıştık ve 20 yıldır atıl halde kilisenin deposunda duruyordu. Ancak bu orgu tamir etmemizin ilginç bir hikâyesi var. Yazar Sepin Sinanlıoğlu’nun ‘Hoyrat’ adlı romanı bize ilham verdi. O romanda dağılmış bir ailenin ortak mirası olan tarihi bir orgdan bahsediliyordu. Orgu tamir edenler de romanın kahramanları arasındaydı. Buradan aldığım ilhamla yazar Sinanlıoğlu ile iletişime geçtim, o da bize org tamircileri bulma konusunda yardımcı oldu. Sonuçta o tarihi orgu tamir ettik. Ancak bize ilham veren Sepin Sinanlıoğlu’nu unutamazdım:
Mahpusluk kitaplarıyla…
25 Nisan 2022’den bu yana Gezi Davası gerekçe gösterilerek Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutulan Çiğdem Mater, cezaevinde okuduğu kitapları kendi mahpusluk deneyimiyle harmanlayarak bir makale kaleme aldı. Yazıyı bianet’in izniyle yayınlıyoruz.
“Filmdeki bütün o sorular biraraya geldiğinde bir şey anlatıyor”
Yönetmen Ümit Kıvanç’ın "Çok Kötü Bir Şey Oldu-Madımak Katliamı ve Ötesi Üzerine Bir film“ başlıklı belgesel filmi Sivas Katliamı’nın yıldönümünün öncesinde ve sonrasında özel gösterimlerle seyircilerle buluşuyor. 29 Haziran’da İstanbul‘da gerçekleşen ve geniş bir katılımın olduğu gösterimin sabahında Açık Radyo’da, Radyo Agos’ta Ümit Kıvanç’ı konuk etmiş, hem belgesel film, hem de katliamın detayları, yarattığı travmalar ve siyasî arka planı üzerine söyleşmiştik. Yaklaşık bir buçuk saat süren bu söyleşinin geniş bir özetini sunuyoruz.
Aram Tigran'ın ailesiyle ilk Kürtçe röportaj
Kürt tarihi üzerine çalışmalarıyla bilinen Rohat Alakom, 2009 yılında, 75 yaşındayken kaybettiğimiz ünlü müzisyen Aram Tigran’ın Sovyet Ermenistanı’ndaki yıllarına dair 1960’lardan ilginç bir tanıklığı paylaşıyor.
Emek Sineması’ndan Sebat Apartmanı’na, oradan Varlık Vergisi’ne...
Türkiye neredeyse her konunun bir şekilde birbirine bağlandığı bir ülke. Varlık Vergisi ile el değiştiren Emek ya da eski ismiyle Melek Sineması’nı yapan Rafael Alguadiş’in, Agos’un uzun yıllar faaliyet gösterdiği Osmanbey’deki Sebat Apartmanı’nı da yapan mimar-mühendis olması ve aynı Alguadiş’in Varlık Vergisi’nde yüklü miktarda vergi ödeyenler arasında olması, bu topraklarda Müslüman olmayanların başına gelenlere dair tarihsel bir hat çiziyor. Biz de Varlık Vergisi Kanunu’nun 11 Kasım 1942’de Meclis’ten geçmesinin yıldönümünde Rafael Alguadiş’in oğlu Jak Alguadiş ile tüm bu hikayeye dair bir söyleşi gerçekleştirdik. (Agos'ta 2017 yılında yayınlanmıştır)
‘Yakamoz’ yüz yıl sonra mübadeleye yakından bakıyor
Türk-Yunan Mübadelesi’nin 100. yılı vesilesiyle, yaşanan acılara yakından bakan ve iki yakanın ortak duygularını insancıl bakış açısıyla anlatan bir film, Yakamoz... Sat-7 televizyon kanalının çabasıyla gerçekleşen filmin galası 25 Haziran’da Kadıköy Sineması’nda yapıldı ve ilk alkışlarını topladı. Film 28 Haziran’da sinemaseverlerle buluştu. Gala öncesinde Sat-7’nin kapısını çalıp yönetmeni Ali Kerem Gülermen ve oyuncu Kirkor Dinçkayıkçı ile buluştum. Bu film ortak acıları beraber yaşayıp, beraber iyileşmenin en güzel örneklerinden biri diyebilirim. Gidip görmek, görüp anlatmak lazım. Hepinize iyi seyirler...
Armenak Manukyan: Paris Pantheonu'nda bir Troçkist
Sosyalist teoriye katkılarıyla bilinen, uluslararası alanda tanınan yazarlardan sosyolog-felsefeci Michael Löwy, geçtiğimiz aylarda Misak Manuşyan grubu üyelerinden Armenak Manukyan hakkında bir yazı kaleme aldı. Hayatı hakkında çok fazla bilgi olmayan Manukyan'la ilgili bu ilginç yazıyı Vartan Halis Yıldırım'ın çevirisiyle yayınlıyoruz.
Dostum Aram Kamburyan’a veda
“Yok, hayır!” diye devam etti Kamburyan, “Ben o kitabı kastetmiyorum, babanızın diğer romanından, Hrimyan Hayrik hakkında olandan bahsediyorum.” O an donakaldım, babamın kayıp romanlarından bir tanesi hiç beklemediğim bir anda bulunmuştu! Sevincimi ifade edecek kelime bulamamış, mesafeyi filan boş verip boynuna sarılmıştım Aram Bey’in. Birkaç gün sonra yıllardır arşivinde saklamış olduğu sararmış gazete kupürleri elimdeydi.