BASKIN ORAN
Ettikleri kem sözleri sahiplerine aynen iademdir, diyecektim ama…
Mahkemeler, bu ülkede cumhurbaşkanının vatandaşa hakaretine izin verirken, vatandaşın bu hakareti “aynen iade ederim” demesini cezalandırabilir diye korkuyorum.
Hukukta reform tam gaz: Dersim Vakfı yasağı
AKP+MHP iktidarının devleti nasıl yönetemediğini resmî örnekleriyle anlatan iki yazı planlamıştım bu hafta için. Erteledim. Kendi kendini her saniye zemmeden “Reform” sürecinin yeni bir kilometre taşını yazacağım: Dersim Vakfı’nın Türk yargısı tarafından “Dersim” kelimesi yüzünden yasaklanmasını.
Tanrım beni baştan yarat!
Sorun şu ki, Türkiye’nin geçmişinde doğruyu bulmak için “geri getirilecek” miras, Avrupa’dakinden maalesef epey farklı: İnsan’a ve Akıl’a dayalı Yunan-Roma felsefesi ve uygulaması yerine, Mutlakıyet’e ve Din’e dayalı olan Osmanlı-İslam felsefesi ve uygulaması var elimizde.
Kimse öldürülmemek için intihar etmez
Pul pul dökülmekte olan bir Rejim’de nasıl “reform” yapılacak ben anlamadım. Bikaç sembolik tahliye yapıp kötülüğün orasını burasını biraz tamir etmek ancak daha fazla talep ve hatta öfke doğurur. “Kandırıldım” deyip kaçmak da artık mümkün değil; o çamlar da bardak oldu, camlar da
Trump ile Erdoğan
En az din meselesi kadar önemli bir benzerlik. Hem ülkelerinin silahlanması açısından hem de kendilerine yakın kesimlerin paramiliter güç oluşturur gibi bireysel silahlanması açısından.
İhracat şampiyonu Yeni Türkiye
Avrupa basınını okuyorum, IŞİD sempatizanlarının her saldırısı, Türk olsun olmasın, Türkiye’ye fatura ediliyor ve büyük öfke dalgası yaratıyor. Kaddafi Libya’sı ve Saddam Irak’ı gibi ülkelere yapıştırılan rogue state (haydut devlet) etiketi şimdi de Türkiye için kullanılıyor.
Herodcular ile Zelotları ayırt edebiliyor musunuz?
Adını, Helenizm’den çok etkilenmiş Yahudi Kralı Büyük Herod’dan (Hirodes) alan Herodcular, güçlü Roma uygarlığının ilkelerini ve yöntemlerini kabul edip uygulamaksızın onunla boy ölçüşmenin mümkün olamayacağı kanısındaydılar. Bugün İngilizcede yobaz demek olan Zealot ise, Roma’ya isyan eden Yahudi cemaatinin adıydı.
AİHM’den ifade özgürlüğüne bir katkı daha: 2004’teki Azınlık Raporu olayı
Raporun yazarı olarak bana ve raporu onaylayıp oylatan kurul başkanı olarak Prof. Kaboğlu’na ölüm tehditleri başladı. Yakın korumalar ailemizin zorunlu fertleri haline geldiler. Ardından, bize bu Rapor’u hazırlama görevini kanunla vermiş olan devlet, ikimiz hakkında "halkı, kin ve düşmanlığa tahrik etmek (TCK 216) ve “devletin yargı organlarını alenen aşağılamak”tan (TCK 301/2) dava açtı.