BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

KKTC’yle birlikte, “1 millet 2 devlet” sloganımız doğmuştu. Nur topu gibi bir Azerbaycan’ımız olunca onu da katıp “1 millet 3 devlet” dedik. Yalnız, bu politika Neo-Osmanlıcı bile değil çünkü Osmanlı I. Dünya Savaşı’na kadar Kafkaslarla ilgilenmedi. Bildiği varmış.

Evet, Yunan gazetesinin hakareti kesinlikle terbiyesizlik ama, CB Erdoğan başta olmak üzere bizim kimi devlet adamlarımızın söyledikleri ve yandaş medyanın yazdıkları da pek “cami kapısından getirilmiş” sayılmaz.

Savaş sonrasında işsizliğin ve enflasyonun tavan yaptığı bir ortamda Kral III. Vittorio Emmanuele, durumu düzeltmesi için Mussolini’yi 1922’de başbakan yaptı. Önceleri liberallerin desteğini alan Mussolini, tren ve otoban sistemleri kurarak ve çiftçileri destekleyerek ekonominin canlanmasını, işsizliğin azalmasını sağladı. Popülaritesini çok artırdı.

Şeytanın avukatlığına soyunalım şimdi: Acaba Yunanistan, kendi batısında karasularını 12 mile çıkardıktan sonra aynı şeyi doğusuna da (Ege’ye) uygulamaya kalkar mı? İşte ancak o zaman diyebilirsin “savaş sebebi” diye; daha önce değil.

Zaten bizim için para önemli değil. Önemli olan, artık bir “dünya devleti” olduğumuz. Fakat ne yapacağı, nereye ve kime ne zaman bulaşacağı hiç bilinemeyen bir dünya devleti. Böyle olmak bir mazhariyet midir, biraz şüpheli. Başta ünlü The Times olmak üzere okuyabildiğim bütün kaynaklarda Erdoğan’ın dış politikası artık “loose cannon” diye geçiyor

Lozan Md. 37 bütün bu haklar üzerinde hiçbir biçimde değişiklik yapılamayacağını yazdığı halde, büyük devletler bu ihlallerin hiçbirine ses çıkartmadı. Çünkü hem Rejim güçlüydü, hem Türkiye Batı sistemi içinde kalmıştı, hem de artık Bolşevik korkusunun yerini Hitler korkusu almıştı. Hatay da zaten, Almanya’nın yanında savaşa girmesin diye hediye edildi 1939’da Türkiye’ye.

O yıl Gül’ü seçtirmemek için Türk hukuk tarihinin en büyük ve en komik rezaleti olan 367 olayını düzenlediler . Sonuç, Erdoğan’ı iktidara getirerek bugünkü Rejim’e öyle bi yol açtı ki, bir günah keçisi bulup onun sırtına yıkmak zorundaydılar.

Farkındaysanız, Türkiye bu Siyasal İslam belasına karşı aşılanmakta. Şu anda yaşadığımız ıstıraplar, her aşının yaptığı ateş. Dahası, dahası, “içeriden” muhalefet başladı ve aldı başını gidiyor. Dikkat buyurun: Kadın muhalefeti.