BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

Aday açıklamaları iki büyük partiyi yani AKP ve CHP’yi sarsmaya devam ediyor. İktidarın durumu daha iyi değil ama, AKP’nin şahıs partisi olması sayesinde, çıkması beklendiği kadar patırtı çıkmıyor şimdilik; Yeniden Refah Partisinin (YRP) rekabeti dışında. Tabii, Tek Adam Erdoğan artan ve artacak iç ve dış sorunlar karşısında tek adamlığını ne kadar sürdürür, bekleyeceğiz. Şu anda her şey ve herkes ayakta.

CHP dışındaki muhalefet öyle bir genel görüntü veriyor ki, bunlar AKP’ye kaybettirmek amacından çok, CHP’ye kaybettirme amacı taşıyorlar. Asırlık CHP’nin kendi kendisine ettiği zaten yetmekte. Gelelim CHP’nin DEM Parti’yle ilişkilerine...

Biraz çelişki yok değildi. Çünkü CB ve AKP Gn. Bşk. Erdoğan, 27.10.2021’de İslam İşbirliği Teşkilatına gönderdiği video mesajda “Bir tarafta 810 milyon insan en temel gıda maddelerine ulaşamazken, diğer tarafta büyük sermaye sahipleri birkaç dakikalık turistik uzay seyahati için yüz milyonlarca doları harcayabilmektedir” demişti.

Mülkiye’de bölüm odasına çıktığımda sekreter “Hocam, sizi arıyorlar” dedi. Telefonda tanımadığım bir ses: “Ben İstanbullu Ermeni iş adamlarından Fırat Dink. Size teşekkür etmek istiyorum. Bizim dilimizin yasaklanması için yapılan teşebbüslere karşı çıktığınız için.” Ben o sıralarda ya Aydınlık’ta yazıyorum ya onun devamı olan 2000’e Doğru’da yazıyorum çünkü bu yayınlar o zamanlar en ilerici olanlar; bugünkü gibi değil.

Batı dünyasının ırkçı İsrail’i böylesi bir ortamda nasıl körü körüne desteklediğini okudukça sinirlere gark oluyoruz. Bizde çıkan haberleri tarih sırasıyla izleyip bu rezaletten bikaç örnek verelim. Sonra Türkiye’ye dönelim ve Batı’da yapılanlara nasıl simetrik kafiye tutturulduğunu izleyelim. Kafelerde hamburger yiyip kahve içenlere İsrail’i destekliyor diye saldırılan, İktidarın Netanyahu’ya söylemedik laf bırakmadığı bir ortamda günde 8 geminin İsrail’e mal götürdüğü bir ülke....

Selahattin Demirtaş, mahkemede 9 gün süren, 118 sayfalık bir savunma yaptı. Böylesi uzun bir “savunma”yı haftalık bir köşe yazısında özetlemek kimsenin harcı olmasa gerek. Fakat metindeki başlıca konular ve kavramlar, önem sırasına konmadan ve Demirtaş’ın kullandığı biçem korunarak sıralanabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 20 Ekim protokolünün içeriğinden haberi nasıl olmamıştır? İki kulübün maç öncesi sahada ısınmak için Atatürk tişörtleriyle ve merasimden önce de Atatürk özdeyişlerinin yazılı olduğu pankartlarla çıkmak istediklerini duymamış mıdır? Gelelim CHP’ye. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, bu sefer de kentin dört bir yanındaki elektronik billboardlara şu ırkçı hakareti koyabildi.

Bu yepyeni tutum, DEM Parti’nin desteğini almaya yönelik “seçimsel” bir manevra filan değil. CHP’nin Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt konusunda yaptığı korkunç hataları nihayet telafi etmeye başlamasına yönelik, gerçekten değişimci bir girişim

Çok ilginçtir, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyımının (evet, kayyımının!) yeni bir bulvara Şeyh Said Bulvarı adını verdiği öğrenildi. Oysa Şeyh Said’in idam edildiği Dağkapı’ya 18.12.2014’te Şeyh Said Meydanı adını veren belediye eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı ve meclis üyeleri hâlâ yargılanmakta idi .

İlk defa 17 Eylül 1981 tarihli Cumhuriyet gazetesinin ikinci sayfasında yazmıştım:Kasaba irilerinde üniversite açılmaz. Taşrada Üniversite Olmaz. Olursa taşra uygarlaşmaz, üniversite taşralaşır. Çünkü üniversite demek hoca ve kütüphane demektir, bunlar da büyük şehirler dışında yoktur. Tabii ki bildiklerini yaptılar 12 Eylül generallerimiz. Bugünün altyapısını mükemmelen hazırlamış oldular.