Fransa’da soykırım yasası yeni bir ‘Perinçek vakası’ olur mu?

Fransa'da tartışmalar iki noktada yoğunlaşıyor; 2012’de bir önceki yasayı geri çeviren Fransa Anayasa Konseyi bunu da iptal eder mi? İkincisiyse, Perinçek – İsviçre davasında ifade özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle İsviçre’yi mahkûm eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Fransa’da benzer bir süreç yaşanırsa ne karar verir?

14 Ekim Cuma günü Fransa’da ‘Basın Özgürlüğü Kanunu’nda yapılan bir değişiklik, Türkiye’de de gündemdeki yerini aldı. Medyada, ‘Ermeni Soykırımı’nı inkâr edenlerin cezalandırılmasına ilişkin yasa’ şeklinde haberleştirilen bu değişiklik, soykırım ve insanlığa karşı suçların inkârını farklı kapsamlarda cezalandırıyor.

Senatodaki oylamanın ardından sıra Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın atacağı imzaya geldi. Ülkedeki Türk örgütleriyse bu yasaya karşı dava açma hazırlığında. Tartışmalarsa iki noktada yoğunlaşıyor; 2012’de bir önceki yasayı geri çeviren Fransa Anayasa Konseyi bunu da iptal eder mi? İkincisiyse, Perinçek – İsviçre davasında ifade özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle İsviçre’yi mahkûm eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Fransa’da benzer bir süreç yaşanırsa ne karar verir?

Seçim vaadiydi      

François Hollande’ın 2012’de, Fransa Cumhurbaşkanı olabilmek için yürüttüğü seçim kampanyasında verdiği taahhütler arasında, Ermeni Soykırımı’nın inkârını cezalandıracak yeni bir yasa çıkarmak da vardı. Ancak, Fransa’daki insan hakları örgütlerinden, aydınlardan ve Ermeni toplumundan gelen yoğun baskı ve talebe karşın, aradan geçen yaklaşık bu dört senelik zaman zarfında böyle bir yasa söz konusu olamadı. Zira Cumhurbaşkanı Hollande’ın önünde aşması gereken bir Fransa Anayasa Konseyi kararı vardı. Yine 2012’de, Cumhurbaşkanlığı koltuğunun bir önceki sahibi Nicolas Sarkozy döneminde hazırlanan tam da bu taahhüde benzer nitelikteki yasa, Anayasa Konseyi tarafından, yasanın ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle iptal edildi.

Hollande’ın ekibi

Cumhurbaşkanı Hollande'ın bir süredir 'Ermeni Soykırımı'nı inkârı' cezalandırmak için bir yasa arayışında olduğu ve konuyla ilgili bazı önemli hukukçuları görevlendirdiği biliniyordu. Amaç yasaya öyle bir biçim vermek ki Anayasa Konseyi'nden geri dönmesin. Hollande’ın 6 Ocak 2016’da yaptığı açıklamayla da bu niyeti ortaya koydu: “Şu anda aramızda bulunan, en önemli hukukçular arasında sayılan, Danıştay üyesi, AİHM eski başkanı, Avrupa hukuku içtihadını en iyi bilenlerden Jean Paul Costa’dan, hafızayı koruyabilmek için hukukumuzda tartışılmaz ve sağlam bir yol bulmasını istedim. Çalışmasını kısa sürede tamamlayacak ve onun vereceği güvenceler doğrultusunda yeni bir inisiyatif alıp itirazı imkansız bir hukuki düzenleme yapacağız.”

Yasada değişiklik

Jean Paul Costa’nın çalışmaları doğrultusunda Fransa Hükümeti, yeni bir tasarı yapmak yerine, 1881 tarihli ve hala yürürlükte olan ‘Eşitlik ve Yurttaşlık’ yasasında değişiklik yapmayı tercih etti. Haziran 2016’da parlamentoya sunulan üç değişiklik önce 6 Temmuz’da Parlamento’nun alt kanadında 157’e karşı 305, sonra 14 Ekim’de Senato’da 146’ya karşı 156 oyla kabul edildi.

Soykırım inkârıyla ilgili bölümse ‘Eşitlik ve Yurttaşlık Kanunu’ içinde yer alan ‘Basın Özgürlüğü Kanunu’nda yapılan değişiklikte yer alıyor. Yapılan değişikle savaş, soykırım ve insanlık suçlarının inkârına yönelik cezanın kapsamı da değişiyor.

Bu önergelere göre ilgili yasanın 23. maddesinde sayılan yollarla, soykırım suçunun varlığını tahrik edici bir şekilde inkâr eden, küçümseyen veya sıradanlaştıranlar cezalandırılabilecek. Fakat bu ceza ancak ulusal veya uluslararası hukukta cezalandırılmış soykırım veya insanlığa karşı suçun inkârında verilecek ya da bu inkar bir etnik, dinsel,  ırksal, bölgesel ya da ulusal grubu hedef alacak nitelikte olursa verilecek. 1 sene hapis cezası ve 45 bin euro para cezası öngörülüyor. 

Sadece 1915 mi?

Samim Akgönül

Türkiye’de konu ‘Ermeni soykırımını inkâr edenlerin cezalandırılmasına ilişkin yasa’ başlığıyla tartışılsa da, söz konusu yasanın yeni halinde Ermeni Soykırımı özelinde bir durum yok. Ama Parlamento’daki oturumda söz alan Devlet Bakanı Ericka Bareigts’in, bugüne kadar sadece Holokost'un inkârına ceza veren yasanın bu değişiklik ile tüm insanlık, savaş suçları ve Ermeni Soykırımı inkârının da ceza kapsamına alınacağını söylediğini belirtelim.

Strazburg Üniversitesi’nden tarihçi ve siyaset bilimci Samim Akgönül, ‘hatırlatıcı yasa’ olarak tabir edilen bu tür sembolik yasaların ‘ihlalinin’ cezalandırılmasının ters teptiğini düşünüyor: “İlk olarak, Perinçek örneğinde olduğu gibi bu yasaklar, ihlali cazip kılıyor. İkincisiyse, ifade özgürlüğü gibi muğlak bir kavramın manipüle edilmesine yol açılıyor.” Akgönül, “İhlali cezalandırma meselesi Fransa’da yılan hikâyesine döndü. Zaten böyle bir yasayı daha önce Anayasa Konseyi geri çevirdi. Yani artık sadece Ermeni Soykırımı’nın inkârını cezalandırmak mümkün değil” diyor.

Top Konsey’de 

Hollande’ın kurduğu hukukçu ekibinin çalışmalarına ve yasanın sadece Ermeni Soykırımı özelinde olmamasına rağmen, Senato’nun geçen hafta oyladığı kanunun Anayasa Konseyi denetimine yine takılacağını iddia eden hukukçular ve siyasetçiler de var. Samim Akgönül, “Yasayı Anayasa Konseyi denetiminden kurtaracak şey kanımca bütünselliği ve spesifik bir inkar cezalandırılması yasası olmaması. Uzun yasanın içinde ayrımcılıkla mücadele de var, ırkçılıkla mücadele de. Kaldı ki bu yasa tasarısı 1881 tarihli ve yürürlükte olan başka bir yasayı değiştirme tasarısı” diyor.

İki önemli kıstas

Fransa hukuk çevresinden ulaştığımız bir kaynaksa, bu kanunun 1958 Anayasası’na aykırı bulunmama ihtimalini çok yüksek gördüğünü ifade etti. Ulaştığımız kaynak, “Bunun nedeni de kanunun yazımıyla doğrudan ilgili. 2012 senesinde Anayasa Konseyi’nin iptal ettiği kanun, Fransa yasalarının tanıdığı soykırımların inkârını cezalandırıyordu. Bugün çıkarılan kanun ise iki ayrı hususu cezalandırıyor. İlk olarak, ortada ya bir Fransız veya uluslararası bir yargı merciinin tanıdığı bir soykırımın inkârı olmalı ki, bu husus Holokost’u kapsasa da Ermeni Soykırımı bakımından bu uygulama alanı dışında kalıyor. Zira bilindiği üzere Ermeni Soykırımı’nı karara bağlayan bir yargı kararı bulunmamakta. İkinci olaraksa, nefret veya şiddete sevk edecek şekilde insanlığa karsı suçların inkârı, küçümsenmesi veya sıradanlaştırılması cezalandırılmakta. Bu husus Ermeni Soykırımı’nın inkârının cezalandırılmasını isteyen kimi kişi ve örgütleri hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü nefret veya şiddete sevk etmediği sürece Ermeni Soykırımı’nı inkâr etmek yine serbest olacak. Bu da Anayasa Konseyi’nin daha önce belirttiği ifade özgürlüğü kriterleri açısından bir sorun bulmamasını sağlayacaktır” diyor.

"Ermeniler dava açmaz"

Philippe Raffi KalfayanUluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) eski genel sekreteri ve OECD’ye bağlı Direnç İçin Küresel İttifak İnisiyatifi (AGIR) kurucusu ve direktörü Philippe Raffi Kalfayan, yasada yapılan bu değişikliğin anayasaya uygunluğunun iyi korunduğunu düşünüyor, sözü geçen suçlar yasal belgelere dayandırılıyor. Ancak Kalfayan yasada yapılan referansın biraz kurnazca hazırlandığını ve bu sebeple Fransalı Ermenilerin, Ermeni Soykırımı inkârcılarına karşı dava açmaya pek istekli olmayacağını söylüyor. Kendisi bu konuda iki gerekçe sunuyor: İlk olarak Fransalı Ermenilerin, soykırımı inkâr eden kişinin ölçüsüz bir dil kullandığını, kendilerine yönelik nefret içerdiğini ve şiddeti fitillediğini ispat etmek durumunda. Kalfayan inkârcıların kesinlikle bu tür söylemden uzak duracağını düşünüyor, zira kendisi yıllardan beri hiçbir Türk yetkilinin böyle bir söylem kullanmadığını, Perinçek’in dahi buna imtina ettiğini dile getiriyor. İkinci olarak, şayet Fransız bir kişi Soykırımın niteliğini tartışırsa, bu defa Fransalı Ermeniler, Ermeni Soykırımı’nın ulusal ve uluslararası yargı mercilerince soykırım olarak tanımlandığını ispat etmek durumunda kalacaklar. Kalfayan, “Şu hüküm metinde örtük olsa da var, aksi takdirde değişiklik anayasaya aykırı olurdu: Soykırım suçunu ve değerlendirilen diğer suçları tanımlayan kanuni hükümlere yapılan referans, ceza hukukunun geriye yürümezlik prensibinin ihlaline karşı garantör durumunda” diyor.

Peki, Perinçek ihtimali?     

14 Ekim’de Fransa Senatosu’nda yapılan oylamadan sonra yeni düzenlemeyle ilgili tartışmaların yoğunlaştığı bir konu da, yeni bir ‘Perinçek vakası’ ihtimalinin olup olmadığı yönünde. Ortaya atılan sorularsa, Perinçek – İsviçre davasında ifade özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle İsviçre’yi mahkûm eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Fransa’da benzer bir süreç yaşanırsa ne karar verir? Fransa’da bir kişi gelip de İsviçre’de Perinçek’in yaptığını yaparsa ne olur?

Ne olmuştu?

AİHM, yaklaşık on yıl gündemdeki yerini koruyan tartışmalı Perinçek davasında son sözü Ekim 2015’te söylemişti. AİHM Büyük Daire’de yeniden görülen ‘Perinçek-İsviçre’ davasında mahkeme, 7’ye karşı 10 oyla, İsviçre’nin Doğu Perinçek’in ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiğine karar vermişti. O dönemin İşçi Partisi Genel Başkanı, bugünse Vatan Partisi Genel Başkanı olan Perinçek, 2005 yılında İsviçre’de katıldığı konferanslarda, Ermeni Soykırımı’nın "uluslararası bir yalan” olduğunu söylemişti. İsviçre-Ermenistan Derneği ise Doğu Perinçek hakkında suç duyurusunda bulunmuş, İsviçre mahkemeleri de, Perinçek'in beyanatlarının ırkçı eğilimler içerdiğini ve tarihe ilişkin tartışmalara katkıda bulunmadığını tespit ederek, kendisini suçlu bulmuştu. Davanın tarafları İsviçre ve Doğu Perinçek’in yanı sıra, Türkiye ve Ermenistan ile Avrupa, Rusya ve Amerika’dan çeşitli sivil toplum kuruluşları davaya müdahil olmuştu.

AİHM ne der?

Öncelikle AİHM’nin İsviçre’yi mahkûm etmesine sebep olan söz konusu kanun ile Fransa Senatosu’nun kabul ettiği değişiklik ile ortaya çıkan yasa arasında önemli bir fark bulunuyor. İsviçre Ceza Kanunu’nun 261bis maddesi, bir soykırım veya başka bir insanlığa karşı suçun inkâr edilmesini, değersizleştirilmesini veya haklı gösterilmeye çalışılmasını cezalandırıyordu. Bu bakımdan bu kanun yoluyla, bir nefret veya şiddete sevk etmeden, sadece tarihi bir olguyu tartışmak isteyen kişileri de cezalandırmak mümkündü. Perinçek – İsviçre davasında da, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin iki maddesinin karşı karşıya geldiği görülmüştü. Büyük Daire’nin de davayı ele alırken ifade özgürlüğü ile özel hayata saygı maddeleri arasında bir denge tutturmak durumunda kaldığı gözlendi. Kararda şu ifadeler yer almıştı: “AİHM, kurbanların onurunu ve günümüzde yaşayan Ermenilerin haysiyetini ve kimliğini sözleşmenin 8. maddesiyle korumaya alır. Mahkeme, davanın özel durumuyla kullanılan araçlarla elde edilmek istenen neticeyi de dikkate alarak, sözleşmenin iki maddesi arasında bir denge oluşturmak durumundaydı. Mahkeme, demokratik bir toplumda, Ermeni toplumunun haklarını korumak için Sayın Perinçek’e cezai işlem uygulamanın gerekli olmadığı sonucuna vardı.”

Kanunu yazanlar gereken dersleri çıkarmış

Ermenistan'ı Amal Clooney temsil etmişti.Fransa’dan hukuki süreçleri yakından tanıyan bir kaynak, Fransa’da bir kişi gelip de İsviçre’de Perinçek’in yaptığını yaparsa ne olur hususu için kesin bir şey söylemek mümkün olmadığı söylüyor ve ekliyor: “Fransa’ya gelip de ‘Bana kalırsa 1915’te Osmanlı Ermenileri soykırıma uğramamışlardır’ demek kanun tarafından cezalandırılmıyor. Perinçek, AİHM önündeki savunmasında, kendisinin hukuk doktorası olan bir kişi olduğunu, Ermeni halkının yasadığı acıları küçümsemediğini, bununla beraber ‘1915 olaylarının’ bir soykırım olmadığını, soykırım iddialarının ‘emperyalist bir yalan’ olduğunu söylemişti. Yani Perinçek Ermenilerin öldürüldüğünü reddetmiyor veya Ermeni halkının bunu ‘hak ettiğini’ söylemiyordu. O sadece soykırım suçunun unsurlarının bu olayda olmadığını söylüyordu. Kendisinin İsviçre yargı mercilerindeki savunması da bu yönde oldu zaten. Bugün Fransa’nın çıkardığı kanun zaten bunu cezalandırmamakta… AİHM, Perinçek İsviçre davasında, 1915 bir soykırımdır veya değildir demezken, tarihi olgular üzerinde tartışma yapılabileceğini söylemiş ama bunun mağdurların veya yakınlarının acılarını küçümsemek, değersizleştirmek, nefrete sevk etmek seklinde okunamayacağını belirtmişti. Dolayısıyla, bugün Fransa’da çıkan kanunun lafzına aykırı şekilde Ermeni Soykırımı’nı reddetmekle kalmayıp üzerine örneğin bir de nefret saçan ifadeler kullanılırsa, bu durumun AİHM içtihadı acısından bir sorun teşkil etmeyecektir. Kanun hazırlanırken, şüphesiz kanunu yazan kişiler Perinçek - İsviçre kararından gereken dersleri çıkarmışlar. Tabii bu aşamadan sonra önem kazanan, Fransız hâkim ve savcıların bu kanunu ne şekilde uygulayacakları olacaktır.”

Holokost ve Ermeni Soykırımı

Peki, Fransız yasa yapıcılar AİHM’de görülen ve Perinçek’in lehine sonuçlanan davada alınan karardan ne şekilde etkilenmişlerdir? Fransa’dan konuştuğumuz hukukçu kaynağımız tespitine, FIDH eski genel sekreteri ve OECD’ye bağlı AGIR’in direktörü Kalfayan da katılıyor. Kalfayan, “15 Ekim 2015’te alınan Perinçek kararının büyük etkisi oldu, ancak ondan da fazla Fransa Anayasa Konseyi’nin 8 Ocak 2016’da aldığı kararın daha da büyük etkisi oldu. Konsey bu kararda AİHM’nin Perinçek kararını onaylayıp kendi kararıyla pekiştiriyor” diye konuştu.

Fransa Anayasa Konseyi

Konsey’in Holokost kararı

Fransa Anayasa Konseyi 8 Ocak’ta aldığı kararda ‘bir suç olarak’ Holokost’un inkarını, diğer tüm suçlardan ayrı tutmuş ve Holokost’un diğer tüm insanlığa karşı suçlardan ‘farklı bir doğası’ olduğuna hükmetmişti. O dönem, Holokost’u inkar ettiğine hükmedilerek, işinden atılan bir matematik öğretmeni mevcut yasanın diğer insanlığa karşı suçları bırakıp sadece Holokost’un inkarını ve tartışılmasını adil olmayan bir şekilde cezalandırdığı için yasaya karşı çıkıp konuyu yargıya taşımıştı. Anayasa Konseyi ise Holokost’un “Kendisi ırkçı ve antisemittik anlama sahiptir” demiş ve bu suçun bir kısmının da Fransa topraklarında yaşandığını hatırlatmıştı. Fransa’nın 2001 yılında 1915 Ermeni katliamlarını soykırım olarak tanıdığını ve köleliği insanlığa karşı suç ilan ettiğini hatırlatalım. Dolayısıyla bu kararlara istinaden Fransa’daki son değişikliklerle birlikte Avrupa’da Holokost ve Ermeni Soykırımı ile diğer insanlığa karşı suçlarda şu şekilde bir içtihat oluştuğunu söyleyebiliriz: Holokost’un inkarı kendi içinde antisemitizmi ve ırkçılığı barındırdığı için, şiddet ve nefreti körükleme prensibinden azade ediliyor. Ancak Ermeni Soykırımı ve diğer insanlığa karşı suçların inkarında ise her dava ayrı ayrı değerlendirilirken, bu davaların hepsinde, inkarın ‘nefret veya şiddete sevk edecek şekilde’ olup olmadığı gözetilecek. 

“Türkiye’deki nefret Avrupa’ya yansır”

Kalfayan, Türkiye’de aşırı milliyetçiliğin ve Ermenilere yönelik nefret söyleminin artmaya devam etmesi durumunda, bu nefretin Avrupa’ya da yansımalarının görüleceği görüşünde. Kalfayan, bu hafta Garo Paylan’ın Meclis’e taşıdığı, Trabzon’da kitlesel olarak Ermenilere yönelik hakareti örnek veriyor ve ekliyor: “Ermeniler buna ve hukuki savaşı devam ettirmeye hazırlıklı olmalı. Yasada ve uygulamada hiçbir şey değiştirilemez değildir, çünkü bunlar toplumdaki değişimleri takip eder. Bu içtihada er ya da geç karşı gelinecektir, çünkü AİHM Büyük Daire’nin Perinçek kararı henüz prensipleşmemiş spesifik bir davadır.”

Fransa sivil toplumu ne diyor?

Benjamin AbtanAvrupa Irkçılık Karşıtı Taban Örgütü Başkanı Benjamin Abtan, bu yasanın Fransa için sembol bir kazanım olduğu görüşünde. Abtan, “Bu yasada yapılan değişiklik, EGAM gibi insan hakları ve insanlığa karşı suçlar özelinde çalışan bir kurum için çok sevindirici. Soykırım karşıtı sivil toplum kuruluşları böyle bir yasa için uzun süredir çaba sarf ediyor. Yasa metninin yazımında gördüğümüz evrensel bakış açısından da anlaşılacağı gibi bütün soykırımların inkârı yasa çerçevesinde cezalandırılacak. Bu değişiklik gerçekten uzun bir sürecin sonunda geldi. Sivil toplum kuruluşlarının, entelektüellerin, Ermeni, Yahudi ve diğer azınlık toplumlarının ve aktivistlerin katılımıyla yapılan ve eğitim, lobicilik ve pek çok başka alanda yürütülen faaliyetlerden oluşan uzun bir sürecin sonucunda elde edilen, Fransa'da gerçek anlamda sembol olabilecek bir kazanım” diyor.

“Kararın sembolik gücü önemli”

Ara ToranianFransa Ermeni Örgütler Koordinasyon Kurulu Eş Başkanı ve aylık Nouvelles d’Armenie Genel Yayın Yönetmeni Ara Toranian ise, “Fransa Parlamentosu, beş yıldan kısa süre içinde soykırım inkârına yönelik ikinci bir kanun hükmünü daha geçirerek, bugüne kadar inkar ve gizleme gibi yollarla bu suça, yani Ermenilerin yok edilmesine, ortak olan Türkiyeli yetkilileri açıkça suçlamıştır. Ayrıca, ulusal ve uluslararası düzeyde, insanlığa karşı suçların kurbanlarını suçlamak ile bir arada yaşama prensibinin çelişkisini ortaya koyan bir mesaj vermiştir. Bu duruş, insan onuruna saygı temelinde kurulmuş olan Cumhuriyet değerlerini kuvvetlendirmektedir. Ermeni Soykırımı sonrasında cezalandırılmamış gerici ve totaliter ideolojilerin yalnızca yüzyıl önce bu olayın yaşandığı topraklarda değil, ayrıca Avrupa ve Fransa'da da ölüm ve yıkıma devam ettiği bu zor zamanlarda bu kararın sembolik gücü oldukça önemlidir” diyor.

“Soykırımları inkâr etmek de fikir değil, suçtur”

Nadia GortzounianDünyanın en büyük Ermeni kurumu olan ‘Ermeni Genel Hayırseverler Birliği’ Avrupa Başkanı Nadia Gortzounian, yapılan değişiklikten memnun olduklarını belirterek, “Bu yasa, soykırım inkarcılığının ardından gelen nefretin, ırkçılığın ve şiddetin engellenmesine yardım edecek. Türk devletinin uyguladığı aralıksız baskıya rağmen, parlamentonun her iki organının beş yıl içinde ikinci kez gerçeği savunma mücadelesini ve 20. yüzyılın ilk soykırımının kurbanlarının hatırasının korunmasını desteklemiş olmasından son derece memnunuz. Bu durum, Fransa'daki Ermeni toplumu ile AGBU'nun da öncü üyeleri arasında yer aldığı, Fransa Ermeni Örgütler Koordinasyon Kurulu’nun ve insan hakları ve demokrasiyi savunan herkes için bir zaferdir. Tıpkı ırkçılık gibi soykırımları inkâr etmek de fikir değil, suçtur. Bu yasa değişikliğinin kabul edilmesiyle artık bu suç yetkililer tarafından cezalandırılabilecektir” dedi. 

Kategoriler

Güncel Dünya Dünya



Yazar Hakkında