Oyunlar ve düşler

ESRA KARADOĞAN

Doğukan İşler’in üçüncü öykü kitabı ‘Dünya Kiracısı’ başlığını taşıyor. Hem edebiyata kıymet veren bir yetişkinin, hem de hâlâ oyuncaklarıyla oynayan bir çocuğun izlerini bulduğum bir öykü kitabı. Yazarın kelimelerle, dille oynamaktan keyif aldığını anlatan bir hali var satırlarda. Daha açar açmaz okuru Borges’un bir alıntısı karşılıyor. “Edebiyattan çürüdüm,” diyor yazar. Hâlbuki ben bu kitabı her elime aldığımda karşımda muzip, bir binanın iskeleti gibi kurduğu binaları seyretmekten keyif alan bir yazar görüyorum. 

Nobel’e mektup

İlk öyküyü okur okumaz, yüzümde hüzünle karışık bir gülümseme oluştu. Nobel’e; evet, direkt Bay Nobel’e mektup yazan bir yazarın mektubunu okuyorsunuz. Ne garip ki bu yazarın hiçbir eseri basılmamış, ama kendisinden çok emin, henüz basılmamış eserleriyle ödüle layık olacağını düşünüyor. Bu öyküyü hüzünlü kılan tarafı edebiyat dünyasında bazı insanların bakış açısını yansıtması. Tabii bir de yazarın çektiği maddi sıkıntılar var. Dosyalarını elleriyle teslim ettiği yayınevlerinden olumlu cevap alamaması yetmiyormuş gibi, para karşılığında bile kitaplaştıramamış yazar. Kendisi de bir editör olan Doğukan İşler’in karşılaştığı dosyalar ve durumları hayal ediyorum da, bu öykünün temelinin gerçekle olan bağlantısı beni üzüyor. 

“Evveli olmayan bir öykünün, sonunun da olmayacağını biliyordum. Kumların içinde, bir kum tanesi olmaktan başka çarem yoktu. Bu benim doğumum, bu benim ölümüm, bu benim ben olmamdan başka bir şey değildi.”

‘Dünya Kiracısı’, kısalığına rağmen tek bir oturuşta bitirmeyi tercih edeceğiniz bir öykü kitabı değil. Pek tabii bu yapılabilir ancak ben her gece bir öykü okuyup, yazarın bakış açısı, öyküdeki karakterler hakkında düşünerek okumayı seçtim. Böylesinin çoğu öykü kitabı için daha doğru bir yol olduğunu düşünüyorum. Romanlarda karakterlerle bağ kurabilmek çok daha kolaydır ama çok kısa zaman diliminde yaşadıklarına şahit olduğumuz öykü karakterlerine bu şekilde bağlanmayız. Çoğu kısa sürede unutulur gider ya da başka öykü karakterleriyle zihnimizde istemsizce buluştururuz. Ben bu şekilde bunu engellediğimi, her öyküye hakkını verdiğimi düşünüyorum. 

‘İzmarit Derviş’ de yine böyle bir öykü, dil karakterin yapısıyla yoğrulmuş bir öykü. Dilin incelikleri karakterin yapısal özelliklerini öyle anlatmış ki yazar, an be an gözümde canlanan karakterin, anlatılanın gerçek olamayacak kadar gerçek olması beni mıhladı. Yine ‘Kum’ ve ‘Kehanet’ isimli öyküler de yazarın unutmak istemediğim öyküleri arasına girdi.

“Daha kitapçıya girer girmez, hemen tüm gözler üzerime çevrilmişti. Saçım sakalım birbirine karışmış, üstüm başım yırtık, ellerim pis… Hem kitapçı çalışanları hem de kitap almaya gelmiş olan insanlar, ben kapıdan girer girmez acıyan gözlerini diktiler üzerime. Acıyan ve küçük gören. Belki de tiksinen.” Ekmek bulamayan, ama ruhunu doyurmaya çalışan bir evsiz, kitapçıya girip de Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ını isterse ne olur. Kısacık bir öykünün yaptığı çağrışımın böyle anlamlı olması takdire şayan. Öykünün sonunda yer alan , “Tutunamamış bir e harfi gibi, gözden kayboldum” cümlesi aklımda takılı kaldı. Dünya Kiracısı’nın böyle bir yönü de var, sanki her öykü yazarın sevdiği, belki kendisine bir rehber olarak kabul ettiği yazarlara selam vermek için yazılmış. Borges’tan, Edip Cansever’e, Buzzati’den Oğuz Atay’a kadar uzanan alıntılar mevcut. Noktayı Oğuz Atay’la koyuyor Doğukan İşler: “Yazar da bir gün onlar gibi uyuduğu zaman herkesin gerçek sandığı rüyaları görecektir.” 

Şiir ve öykü

İnceliklerle kurguladığı öykülerle doldurduğu bu kısa kitap bittiğinde, bazı öykü kitaplarının çok sevilen şiir kitapları gibi olduğunu düşündüm. Şiirleri ezberlememişsindir ama o şiirlerin kendine has sesini tekrar tekrar duymak istersin. ‘Dünya Kiracısı’ benim için böyle bir kitap oldu. Geç olsa da Doğukan İşler’in kalemiyle tanıştığım için memnunum. 

Şu an hâlâ edebiyata ilgi duyuyorsam, hâlâ okumayı yazmayı bu denli seviyorsam, bunun temeli okul yıllarımda atıldı. Ortaokuldaki Türkçe öğretmeninim defaatle bana kitap getirmesi, beni okuduklarım üzerinde konuşmaya teşvik etmesi bir yana, daha çok Türk Edebiyatı okumam konusunda da uyarıları aklımdadır. Türkçeden keyif almak istiyorsak çeviri kitaplar yerine Türk yazarları tercih etmemiz gerektiğini söylerdi. Bu tavsiyesine yeterince uyamadığımı düşünsem de, Doğukan İşler’in kalemiyle kendisini yad ettim ve bahsettiği tadı yazarın kaleminden aldığımı söylemekten büyük mutluluk duyuyorum.

Dünya Kiracısı

Doğukan İşler

Dedalus Yayınları

96 sayfa.

Kategoriler

Radyo Agos