'Kamera önündeysem insanların beni izlemesini hak etmeliyim'

Daha önce ‘Muhteşem Yüzyıl’, Özgecan Aslan’ın hikâyesinin anlatıldığı İngiliz yapımı ‘Faint Sound’ gibi filmlerde rol alan genç oyuncu Maral Büyüksaraç, yeni projesinde bir balerini canlandıracak. Bugüne dek, Erkan Can, Meral Okay, Hümeyra gibi birçok önemli isimle birlikte çalışma imkânı bulan Büyüksaraç’la söyleştik.

Daha önce ‘Muhteşem Yüzyıl’, Özgecan Aslan’ın hikâyesinin anlatıldığı İngiliz yapımı ‘Faint Sound’ gibi filmlerde rol alan genç oyuncu Maral Büyüksaraç, yeni projesinde bir balerini canlandıracak. Bugüne dek, Erkan Can, Meral Okay, Hümeyra gibi birçok önemli isimle birlikte çalışma imkânı bulan Büyüksaraç’la söyleştik.

Bir süredir isminizden sıkça bahsediliyor. Oyunculuk kariyerine nasıl başladınız? Şu an hangi projelerde yer alıyorsunuz?

Büyükbabam eskiden sinemalara sponsorluklar yaparmış, şimdilerdeyse dizilere sponsorluk yapıyor. Bu yüzden de sektörden birçok tanıdığı var. Büyükbabam, annem bana hamileyken, Ömer Lütfi Akad’la konuşurken “Torunumun oyunculuk yapmasını isterim” demiş. Sanırım oyunculuk kaderimde varmış. Çok küçükken beni “Audrey Hepburn” diye severdi. Bir yaşımdan bu yana bu sektördeyim. Çalışma saatlerimin yaşıma uygun olmasına dikkat edilmiş olsa da, okuldan eve gitmek yerine sete gittiğim çok olmuştur. Sahne aralarında ders çalışırdım mesela, ödevlerimi Meral Abla (Okay) kontrol ederdi. Yanlışlarımı tekrar anlatırdı. Bu durum kaç çocuğa nasip olur ki? Benim çalıştığım isimler benim için büyük lütuf olmuştur. Böyle bakınca, yaşıtlarımdan şanslı hissediyorum kendimi. Belki daha az oyun oynadım, belki daha az uyudum ama eksik kalmak yerine daha çok gelişip tamamlandım. Ben yaptığım işi hep severek yaptım, belki de bu nedenle işin getirdiği zorluklar gözüme hiç batmadı. Muhsin Ertuğrul’un eşi Handan Ertuğrul’la ilgili bir projede yer alacağım. Çekimlerimiz yeni başlıyor. Projede Erkan Can da olacak.

Hem okuyor, hem çalışıyorsunuz. Zor olmuyor mu?

Oyunculuğun beni beslediğine ve başarıma katkı sağladığına inanıyorum. Bu sayede çalışma ortamını gördüm, çok sayıda insanla iletişim içinde oldum. Sette sadece oyuncular yok; kamera arkasında birçok insan ve birçok hikâye var. Ben de o hikâyelere kulak tıkayan biri değilim. Farklı hayatları, farklı mücadeleleri küçüklüğümden beri gözlemliyorum. Küçük yaşta, yaşam konusunda şöyle bir sonuca ulaştım: Çok zor hayatlar var. Kolay bir dünyada yaşamıyoruz. Üstelik koşullar giderek zorlaşıyor.

Özgecan Aslan’la ilgili bir projede Erkan Can’la birlikte çalışma fırsatı buldunuz. Bu çalışmanın oyunculuğunuza nasıl bir katkısı oldu?

Erkan Abi’yle bir belgeselde baba-kız olacağımızı duyunca bütün korkularımı yendim. Erkan Can’ın olması bana yetti de arttı! Onu uzaktan izlemek bile benim için eğitici oldu. Daha yolun başındayken, önemli bir projede onun gibi bir ustayla oynamak büyük bir şans benim için. Bu projenin amacı Özgecan Aslan’ın öldürülmesinden sonra gündeme gelen Türk Ceza Kanunu’nun cinsel saldırı suçlarını düzenleyen 102. maddesindeki, ‘iyi hal ve haksız tahrik’ indirimlerinin kaldırılmasını öngören ve kamuoyunda ‘Özgecan Yasası’ olarak bilinen düzenlemenin onaylanmasıydı. Erkan Abi sette hep bu yasayı anlattı bize. Tabii, film bildiğimiz, gerçek bir olayı anlattığı için rol yapmakta zorlandık biraz.

Bu sektörde kadın olduğunuz için herhangi bir zorlukla karşılaştınız mı?

Henüz böyle zorlanacağım bir duruma denk gelmedim. Şermin Hürmeriç ve Hümeyra benim için birer ikon. İkisi de çok sevdiğim insanlar. Kitaplarımı alıp kapılarını çalabiliyorum. Benim öyle bir huyum var, sık sık arıyorum. Setlerini ziyaret ediyorum. Bazen sıkılıyorlar benden. Çok soru soruyorum. Kültürel anlamda da çok büyük destek sundular bana.

Şermin Abla özellikle lise sınavlarına hazırlandığım dönemde bana çok destek verdi. Fikrime, zikrime, oyunculuktaki kariyerime çok faydaları oluyor. Şimdiki jenerasyon ünlü olmak istiyor, oyuncu değil. Ben oyuncu olmak istiyorum, bu yüzden de bana uygun olduğunu düşündüğüm işleri kabul ediyorum. Sakin bir kafam var. Fikirlerimden ödün vermeyi sevmiyorum. 

Eğer kameranın önündeysem, insanlar bir şekilde beni takip ediyorsa, onların beni izlemesini hak etmeliyim, örnek olmalıyım. Bir sanatçının entelektüel anlamda çok derin bilgi sahibi olması gerektiğine inanıyorum.

Türkiye’deki sinema ve dizi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bana göre Türk sinemasının dünyadaki yüzü Fatih Akın. Büyükbabam filmlere ve dizilere sponsorluk yaptığı için evimizin bir odası sinema arşiviyle dolu. Türkiye sineması zorlu koşullarda da olsa oyuncuları, yönetmenleri ve çalışanlarıyla zengin bir birikime sahip bence. Büyükbabamın babasının sinema ve tiyatro alanındaki dostlukları, Türk sinemasının tarihine de ışık tutan, birinci elden tanıklık ediyor. Birçok eski filmi orijinal kayıtlarıyla izleme şansım oldu. Türkiye sineması 1940’tan bu yana dünyada aktif. Birbirinden çok farklı simalara sahip oyuncularıyla, zengin bir yelpazesi var. Türk dizileri de öyle. Örneğin, benim de Mihrimah Sultan’ın çocukluğunu canlandırdığım ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisi birçok ülkeye satıldı.

Kariyer hedeflerinizden bahseder misiniz?

Küçüklüğümden beri bale sayesinde tiyatro sahnelerinde karakterler canlandırmama rağmen, oyunculuğun çok farklı bir şey olduğunu söylemeliyim. Başka birini canlandırmak çok keyifli. Şanslıyım ki, bir sonraki projede canlandıracağım Mira karakteri, bir balerin. Benim için özel bir ayrıcalık bu. Setlerden vakit buldukça bale yapmaya devam ediyorum. İçimde hâlâ bir balerin var ve ileride bu alanda çalışmaya da devam edeceğim.

Kategoriler

Kültür Sanat Sinema



Yazar Hakkında

1990 İstanbul doğumlu. Kültür sanat, müzik, insan hakları ve güncel politika haberleri yapıyor.