YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Seçim yarışı İstanbul'a mı sıkıştı?

Genel seçimlerden farklı olarak, bu seçimde herkesin dikkatle bakacağı yerler İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya gibi kentler. Buraları CHP, geleneksel seçmeninin ve medyasının büyük şehirlerde güçlü oluşu sayesinde koruyabilir. Yani CHP’nin üzerinde bir ‘genel seçim kazanma baskısı’ yok. Biraz abartarak söyleyelim, CHP sadece İstanbul, Ankara ve İzmir'i kazansa bile kendini galip sayabilir.

31 Mart yerel seçimleri için kampanyalar doğal olarak hızlandı. En çok merak edilen konulardan biri, AKP’nin İstanbul adayının kim olacağıydı. Neredeyse tüm televizyonların canlı yayınladığı bir toplantıyla, Murat Kurum aday olarak açıklandı. Kurum daha önce Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak da görev yapmıştı. 

Kurum, tartışmalı bir isim. İmar Barışı (daha doğrusu affı) ve İstanbul için yürütülen kentsel dönüşüm projeleri nedeniyle sık sık eleştirilere uğramıştı. 

Şimdi öyle görünüyor ki AKP bütün bir seçim kampanyasını yeniden ‘kentsel dönüşüm’ üzerine kuracak. 
CHP’nin adayı ise bilindiği gibi mevcut başkan Ekrem İmamoğlu. 

2019’daki seçimleri İmamoğlu aslında iki kez kazanmıştı. İlk seçimi, AKP’nin itirazı üzerine Yüksek Seçim Kurulu hayli kuşkulu gerekçelerle iptal edince İstanbul için yeniden seçime gidilmiş, İmamoğlu bu kez hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde galibiyetini perçinlemişti. 

Muhalefet medyası ve kamuoyu İmamoğlu’nun seçimi yine kazanacağı görüşünde. Buna dayanak olarak, geçen aylarda yapılan anketler gösteriliyor. Bu anketleri veri kabul edecek olursak, İmamoğlu, AKP kimi aday gösterirse göstersin, önde. Ancak bu anketlerin nasıl yapıldığı konusunda şu an için doyurucu bir veri yok elimizde. Üstelik, bunlar güvenilir anketler olsa bile bu tür kampanyalarda eğilimlerin hızla değişebileceğini de biliyoruz. 

Beri yandan, İmamoğlu’na 2019 seçim galibiyetini getiren dengeler de değişti. O dönemde CHP’ye destek veren İYİ Parti artık yoluna yalnız devam ediyor. Daha da ötesinde, kendine hedef olarak CHP’yi seçmiş durumda. Bunun muhtemel nedenlerine daha önce bu sütunda değinmiştim. Akşener CHP’yi hedef tahtasına koymanın Haziran 2023 seçiminde AKP ve MHP’ye oy getirdiğini düşünerek bu yolu seçmiş olmalı. Ancak Akşener, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adayı olması için Altılı Masa’yı bile az kalsın terk edecekti, güç bela geri döndü, o da ancak İmamoğlu ve Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcısı adaylarından ikisi olması formülüyle. Şimdi bu iki isme neden muhalefet ettiğini açıklamakta zorlanıyor Akşener. 

2019’da İstanbul’daki HDP seçmenleri de İmamoğlu’na destek vermişti. HDP’nin yerini alan DEM Parti’nin nasıl bir tutum takınacağı da önemli. Mevcut mesajlara bakılırsa DEM Parti de İstanbul için kendi yoluna gidebilir. Ancak bu konuda net bir tutum olmadığı gibi, zaman içinde değişebilecek bir çizgi de benimsenebilir. 

Beri yandan, CHP’nin açık bir DEM Parti desteğini ne kadar isteyeceği tartışmalı. Aynı 2023 seçimlerindeki gibi bu seçimde de AKP ve MHP’nin, CHP’yi “Kürtlerle iş birliği” yaptığı gerekçesiyle kriminalize etme çabasına tanık olabiliriz. Bu kampanya 2023 seçimine damga vurmakla kalmadı, neredeyse bir  "uygulama" hâlini aldı. Ve burada iktidarın propaganda mekanizmalarının ne kadar güçlü işlediğine de tanık olmuştuk. O dönemin CHP’nin Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim mağlubiyeti sonrasında katıldığı bir yayında, kırsal kesimlerde kendisine az oy çıkmasıyla ilgili soruya şöyle yanıt vermişti: “Biz oraya zamanında gidip kendimizi yeteri kadar anlatamamışız. Buradakilerin büyük bir kısmı sadece TRT izliyor. TRT’nin ne olduğunu da biliyorsunuz. Bunu da gözlemledik.”

Gerçi CHP’ye yakın medya, birkaç yıl öncesine kıyasla artık daha da kurumlaşmış durumda. Halk TV, Sözcü TV gibi haber kanalları büyük şehirlerde yaygın biçimde izleniyor. Ancak geleneksel kanallar hâlâ iktidarın elinde. 

Şunu da dikkate almalıyız elbette: Genel seçimlerden farklı olarak, bu seçimde herkesin dikkatle bakacağı yerler İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya gibi kentler. Buraları CHP, geleneksel seçmeninin ve medyasının büyük şehirlerde güçlü oluşu sayesinde koruyabilir. Yani CHP’nin üzerinde bir ‘genel seçim kazanma baskısı’ yok. Biraz abartarak söyleyelim, CHP sadece İstanbul ve Ankara’yı kazansa bile kendini galip sayabilir. (İzmir'de zaten sürpriz beklenmiyor) Erdoğan’ın da bu denklemi dikkate alarak özellikle İstanbul’u almak için her şeyi deneyeceği görülüyor. 

Böyle bir yarışa sıkışmış yerel seçimlerden demokrasi, insan hakları, Kürt sorununda çözüm gibi açılımlar beklemek ise, bu aşamada yersiz olacak gibi görünüyor.