Partisinin grup toplantısında PKK'nin fesih açıklamasına ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, "Terörün devri kapanmıştır. Asıl olan uygulamadır. Sözlerin tutulup tutulmadığının takibini MİT titizlikle yapacak. Örgüt kendi üzerine düşenleri yerine getirdiğinde kalan hususları konuşmak, ilerletmek siyasetin işi haline gelecek" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan bu haftaki konuşmasında, PKK'nin 12 Mayıs'ta açıkladığı fesih kararı ve silah bırakma açılaması, İBB operasyonu ve dış politikaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan'ın açıklaması şöyle:
"Bölücü örgütün kendini fesih ve silahları teslim kararını açıklamasıyla, terörsüz Türkiye çabalarımızda yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız. Bu safha, birliğimizi, kardeşliğimizi, yürüyüşümüzü güçlendirme safhasıdır. 86 milyonun arasında örülen terör duvarını kalıcı olarak ortadan kaldırma safhasıdır. Demokrasimizin serpilmesine ket vuran engelden kurtulma safhasıdır. Türkiye Cumhuriyeti; kendi meselesini, kendi siyasi kurumlarının iradesiyle çözebilme kabiliyeti olduğunu dosta düşmana gösterdi.
Bizimle aynı kulvardaki kimi ülkeler liginin en üstüne çıkarken, biz yolumuza döşenen mayınları temizlemekle çok vakit kaybettik. Siyasi istikrarsızlığın etkisiyle maruz kalınan yıkımlar ve ödenen büyük bedeller, ülkemizin bugün dahi yaşadığı kimi sıkıntıların kaynağı oldu. Örgüt, aldığı kararla bizim milletimizle yaptığımız ortak yaşam mutabakatına uygun bir adım atmıştır. Suriye ve Avrupa kollarının da fesih ve silah bırakma sürecine katılmaları hayati öneme sahiptir. Avrupa'daki ve dünyanın diğer yerlerindeki örgüte müzahir lobileri, artık Türkiye karşıtı faaliyetler yerine ülkemizin yanında görmek istiyoruz. Türkiye'nin adının terörle değil, teknoloji, kültür, sanat, demokratik ve insani gelişim standartlarıyla anılmasını arzu ediyoruz.
Parti başkanlarına teşekkür
Gelinen nokta önemli bir başarıysa, bunun sahibi 86 milyonun tamamıdır. Terörsüz Türkiye gayretimizin bugüne gelmesinde emeğini ve fedakarlığını yakinen bildiğimiz Sayın Bahçeli'ye şükranlarımızı ifade ediyorum. Cumhur İttifakı'nın gücü, siyaset üretme kabiliyeti, bu süreçte bir kez daha görüldü. DEM Parti içinde sürece büyük destek veren rahmetli Sırrı Süreyya Önder başta olmak üzere, sorumluluk bilinciyle hareket eden tüm isimlere, eşbaşkanlara, siyasetçilere teşekkür ederim. Sağduyulu söylemlerin önümüzdeki dönemde de sürmesini bekliyoruz. Sayın Özel'e ve diğer siyasi parti yöneticilerine, bu süreçteki yapıcı tutum için takdirlerimizi sunuyoruz. Sürece karşı mesafeli, hatta olumsuz tavır takınmış olsalar da sorumlu siyaset çizgisinden ayrılmayan muhalif parti genel başkanlarına teşekkürlerimizi iletiyoruz.
MİT takibi titizlikle yapacak
Asıl olan uygulamadır. Sözlerin tutulup tutulmadığının takibini MİT titizlikle yapacak. Örgüt kendi üzerine düşenleri yerine getirdiğinde kalan hususları konuşmak, ilerletmek siyasetin işi haline gelecek. Herkesi uçup kaçmadan, sağduyuyu elden bırakmadan gelişmeleri takibe davet ediyorum. Askerlerimiz, sınır ötesi sorumluluklarının gerektirdiği vazifeleri artık daha rahat ve güven içinde yürütebilecektir. Emniyet teşkilatımız, kaynaklarını ve mesafelerini organize suç şebekeleri başta olmak üzere milletimizi tehdit eden yapılarla mücadeleye daha fazla ayırabilecektir.
Telefon görüşmesinde barış üzerine konuştuk
Ülkemiz, barış diplomasisinin merkezlerinden biri haline geldi. Arabuluculuğu aranan biri hiç kuşkusuz Türkiye'dir. Bu sabah sayın Trump'la Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Şara ile telefonda görüştük. Bölge barışını nasıl daha güçlü hale getirebiliriz, altında yatan neden buydu. Türkiye, sahip olduğu binlerce yıllık devlet tecrübesi, güçlü siyasi liderliği ve yetişmiş diplomatlarıyla bu alanda istisnai bir konumdadır. Bölgesel barış ve istikrar için tüm tarafların güvenine mazhar olabiliyoruz. Kardeş Pakistan ile Hindistan gerilimine, Gazze soykırımındaki vicdanlı duruşumuzdan, Somali ve Etiyopya arasındaki görüşmelere kadar her yerde ilkeli, tutarlı ve adaletliyiz, muhataplarımızın itimadını kazandık. Dost acı söyler prensibiyle her zaman doğruları söyledik, mazlumun da zalimin de kimliğine bakmadık.
Trump'a teşekkür
Bizim küresel ölçekte barıştan, demokrasi, güvenlik ve istikrardan başka gayemiz yoktur. Son günlerde baş döndürücü bir hal alan diplomasi trafiğimizle bunu başarma gayreti içindeyiz. Dün Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldıracağını açıklayan sayın Trump'a tekrar teşekkür ediyorum. Gazze'de vahşet boyutuna varan insani trajediye son verilmesi amacıyla yürüttüğümüz çabalarda da dostum Trump'ın desteğine güveniyorum. İnşallah, Gazze ile ilgili de yakında müjdeli haberler almayı umut ediyoruz.
İBB soruşturması
İstanbul'da yürüyen soruşturma, Cumhuriyet tarihinin eşi benzeri görülmemiş bir suç organizasyonu örneğidir. Yapılan işlerin yolsuzluk ve haraç boyutuyla ilişkili organize suç vasfını açarak ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştı. Karanlık organizasyon, İstanbul'la sınırlı kalmamış ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları farklı yerlere uzanan, uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür. Önceleri sadece kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının bürokrasiden iş dünyasına, medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor.
Tüm bunlara yol veren sebep ise belediye yönetiminde baş gösteren yozlaşmadır, denetim mekanizmalarının yeterince etkin işletilememesidir. Bu yozlaşmayı tüm belediyelerde görmek mümkündür. Bu konudaki yaklaşımımız parti değil, tamamen sistem merkezlidir. Geldiğimiz noktada yerel yönetimler ve bu çerçevede belediyeler meselesinin tüm boyutlarıyla konuşulması, tartışılması ve yeni bir düzene kavuşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Belediyeler için düzenleme sinyali
Büyükşehir belediyelerinde, en azından, Ankara, İstanbul, Kocaeli dışındakilerde karşılaşılan sorunların ilk sırasında merkeze uzak ilçeler meselesi yer alıyor. Merkeze yüzlerce kilometre uzaktaki bir ilçenin mezarlığından parkına kadar hizmetlerini koordine etmek elbette kolay değil. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki yetki paylaşımının gözden geçirilmesi gerekiyor. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında yaşanan yetki karmaşası çatışma noktasına gelebiliyor. Yetkilerin netleştirilmesi, bu görevi yerine getirmeyenlere ilgili, zorlayıcı veya devredici düzenlemelere gidilmesi şarttır. Köylerdeki tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde su, ahır, yol gibi hususlarda ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu sıkıntıların çözümü için köylerle ilgili hususların ele alınmasında yarar görüyoruz.
Büyükşehir olmayan şehirlerimizin yönetim yapıları sorunların çözümünü, hizmetlerin etkin yürütülmesini zorlaştırmaktadır. Bu şehirlerimizle ilgili yeni belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç vardır. Bu şehirlerimizdeki İl Özel İdaresi yapılanması da gözden geçirilmeli. Vali ve kaymakamlarımızın görevlerini daha aktif hale getirmeliyiz. Yeni bir yapı kurulmalıdır. Bu çerçevede tanımlar net, usuller kesin, uygulamalar şeffaf olmalıdır. İmar düzenlemeleri sağlıklı şekilde yapılmalıdır. Ön hazırlığı hem teknik hem idari hem ihtiyaç anlamında iyi yapılmamış projelere kaynak tahsisinin önüne geçilmelidir.
Belediyeler ve kayyım
Belediyelerdeki kayyım uygulamasının yeniden istisna haline geleceğini düşünüyoruz. Az sayıdaki istisna haricinde belediyelerin tamamı borç batağındadır. Prim borçları için verdiğimiz mücadele bilinmektedir. Bir konser etkinliği için yüz milyonlarca lira harcanırken, SGK primine gelince paramız yok deniyor. Aynısı reklam bütçeleri için de geçerli. Belediyelerin orta ve uzun vadeli program düzenlenmeli. Aksi halde belediyeler kılını kıpırdatamaz hale gelecektir. Böyle gelmiş böyle gider neme lazımcılık bizim benimseyeceğimiz bir siyaset tarzı değildir. Sorun varsa, şikayet varsa siyaset kurumunun görevi buna çözüm bulmaktır. Bu hususların çözümü meseleye partiler üstü bakış açısını gerektiriyor. Bu çağrımızın hiçbir siyasi, adli gelişme ile ilgisi yoktur. Milletin derdi ile dertlenen, ülkenin sorunlarına çözüm iradesi gösteren partilere şimdiden teşekkür ediyorum."