‘Türkiye’de her şey lambur lumbur yapılıyor’

Kötü yazılmış bilim haberlerini yakalayıp dalga geçen Bilim Bilmiyim bloğunun sahibi Aysu Uygur’la blogunu ve Türkiye’deki bilim haberciliğini konuştuk.

EMRE CAN DAĞLIOĞLU
misakmanusyan@gmail.com

Aysu Uygur, Harvard Tıp Fakültesi’nde, genetik bölümünde doktorasını tamamlamak üzere. Genelde bilimsel konular hakkında okuma yapmanın sıkıcı olduğu varsayımını kırmak ve bu konuda yazılanların yanlışlarını ortaya için bir şey yapmak istemiş ve Bilim-Bilmiyim  (bilmiyim.blogspot.com) bloğunu hayata geçirmiş. Bu blogda, kötü yazılmış bilim haberlerini yakalayıp dalga geçiyor. Bunun yanında, gazetelerde değil ama internette sıkça gezen hurafeleri çürüten bir ekiple yalansavar.org’da yazıyor. Bir de bilimi Türkçe takip etmek isteyenler için iki arkadaşıyla beraber Bilim Kazanı isimli bir bilim cep yayını yapıyor. Aysu Uygur’la blogunu ve Türkiye’deki bilim haberciliğini konuştuk. 

  • Böyle bir site yapma fikri nereden çıktı?

Aslında benim gibi birçok bilim insanının veya biyolojiye, fiziğe, matematiğe merak duyanların fark edebileceği hatalar var gazetelerin bilim sayfalarında. Bazen daha uzmanlık gerektiren alanlar oluyor, mesela yanlış yazılmış bir gen ismi gibi. Bazense çok genelgeçer saçmalıklar oluyor, hatta haberin yazılışı ve dili bile ele veriyor. Bu Türkiye’nin kabul edilmiş gerçeklerinden biri. Neredeyse bütün gazetelerin bilim haberleri sayfası, çöp tenekesi gibi. Bir de, bunun farkında olan ve bilimle haşır neşir olan bir avuç da insan var. Ben de onlardan biriydim, bir gün yazmaya karar verdim ve Bilim Bilmiyim’i başlattım. Gazeteler, kötü ve hatalı haberleri kimseye hesap vermeden geçirebiliyorlarsa, bizim de ortaya çıkan komik haberlerle dalga geçme hakkımız var.

  • Aslında böyle bir site ortaya çıktığına göre cevabı belli ama Türkiye’de bilim haberlerinin durumu hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Genel olarak şöyle bir sıkıntı var diyebilirim. ‘Bilim’ adı altında bir sayfa hazırlıyorsunuz ve sonra, bilimsel düşünce veya bilimsel verilerle alakası olmayan yayınlar yapıyorsunuz. İnsanların bilime duyduğu güveni önce sömürüyorsunuz, sonra bu haberler doğru olmadığı ve ardı arkası gelmediği için bu güveni zedelemiş oluyorsunuz. Gazetelere bakarsanız, her hafta başka bir kansere çare bulunuyor. Aslında bulunmuyor. Bilim böyle ilerlemiyor. Ama bilimsel gelişmeleri yorumlayabilecek donanıma sahip olmayanların hayal kırıklığına uğramaları için yeterli bu tür haberler. Türkiye’de zaten bilim gündemini anlatan güvenilir kaynaklar yok. Gazeteler de bunu düzgün yapmayacaksa, insanların bilimden haberdar olmadan bilime güven duymalarını bekleyemeyiz. İşte bu yüzden, bence Türkiye’de bilim-medya ara yüzü çok daha etkin ve etkili olmalı. Türkiye’de politik gündemi yorumlayan köşe yazarları el ele verse, ülkenin sınır kapılarını boydan boya tamamlar, fakat bilimin hayatımıza bu kadar yön verdiği bir çağda, bilimsel gelişmeleri yorumlayacak bir tane bile ehil köşe yazarı yok.

  • En feci durumda olan gazete hangisi sizce?

Kötü bilim haberciliği konusunda internet gazeteleri arasında habervaktim.com açık ara birinci, apayrı bir yörüngede dönüyor. Daha sonra sırasıyla Yeni Şafak, Radikal ve NTVMSNBC geliyor bence. Aslında bu üçlü çok konuştuğu için başını belaya sokuyor gibi geliyor. Mesela Posta gazetesinin sağlık sayfasında da çok korkunç haberler var, fakat çok fazla güncellemedikleri için göze batmıyor. Radikal haberlerinin her biri ayrı bir kâbus gibiydi, bir sure sonra sağlık ve bilim sayfalarını kapattılar.

  • Haberlerde en sık karşılaştığınız sıkıntılar nedir?

Blogda da haberleri kategorilere ayırarak inceliyorum. Oradan örnekleyerek anlatayım. ‘Sözde-bilim’ kategorisi altında incelediklerim, bilim veya sağlık sayfalarında yayınlanan, fakat bilimle uzaktan yakından alakası olmayan haberler. Kuantum düşünce şekli ile ilgili tavsiyeler, migreni geçirdiğini iddia eden kolyeler, kansere çare bulduğunun anonsunu yapan ve aslında şişirme bilgileri gazetecilere paslayan doktorlar burada toplanıyor. Başka bir kategori, ‘Bir gazetecinin ustalık eseri’. Burada, aslında doğru olan bilimsel gelişmeleri, haberi hazırlayanların yetersiz ve hatalı şekilde anlatmalarını inceliyorum, çoğu zaten yabancı kaynaklardan yanlış tercüme edilmiş oluyor. ‘Serbest saçmalama’ kategorisinde, tam olarak neyin hedeflenerek yazıldığını anlamadığım haberler var, mesela bir astronotun uzaydan atlayarak serbest düşüşle ışık hızını geçeceğinin manşetten duyurulması gibi. Uzatmayayım, başka kategoriler de var ve bilim sayfalarında çeşit çeşit olan mevcut problemlerin hepsine değinmeye çalışıyorum.

  • Gündelik hayatta “bilim övgüsü” bu kadar sık yapılan bir ülkede, bu tür konuları haberleştirirken başarısız olunmasının sebepleri nedir sizce?

Bilime saygı duyuluyor, fakat benim gazeteleri internetten takip ettiğim kadarıyla doğru aktarılmasına önem verilmiyor. Her sene üniversitelerden birçok kişi temel bilimler diplomasıyla mezun oluyor, her alanda temel bilim öğrencilerine yer var, medyada neden olmasın? Bir gazete de mesela bilim haberlerini, bir temel bilim birikimi olan birine hazırlatsın, bilim gazetecileri de yetişsin. Konuya hâkim olmayan biri, konuya hâkim olmayan başka birisi için nasıl haber hazırlayabilir? Kim, kime, ne anlatıyor?

  • Bu durum, Türkiye’nin “her şeyi çok bilenlerin ülkesi” olmasından mıdır? Yurtdışında durum nasıl?

Bence her şeyi çok bilmekten ziyade, özensizlikle alakası var. Ülkemizde bir işin nasıl yapıldığı konusunda standartlar çok düşük. Baştan aşağı anlamsız ve yanlış bir bilim haberi yapıldığı zaman, ne haberi hazırlayan, ne de gazeteyi hazırlayanlar bunun farkında oluyor. Her şey lambur lumbur yapılıyor. Kendi uzmanlık alanım olan bir konunun bize ne kadar çarpık anlatıldığını gördükçe, herhangi bir gazetede yazan hiçbir şeye inanasım gelmiyor zaten. ABD veya Almanya’da, ülkelerin en büyük gazetesinin, bilimsel bir gelişmeyi çarpıtarak aktarması skandal olabilir. Türkiye’de çarpıtmadan anlatabilen yok zaten. Yurtdışında da zor bir alan bilim gazeteciliği ve abartılarak yazıldığı oluyor ama en azından standartlar çok yüksek, bilim dışı bir şeyi, bilim diye yutturamazsınız. Bilimsel bir gelişme aktarıyorsanız da, bunu hem doğru yazarsınız, hem de uzun vadede ne anlama geldiğini özgün bir şekilde irdelersiniz. Türkiye’de de böyle olmalı, böyle olsa keşke.

Kategoriler

Şapgir