Anadilde ‘sembolik’ eğitim

Milli Eğitim Bakanlığı, bu sene ilk defa 18 kadro ile ‘Türkiye’de Yaşayan Dil ve Lehçeler’ seçmeli dersine atama yapacak. Fakat bu kapsama, sadece Kürtçe dilindeki öğretmenler giriyor. Akademisyen Selim Temo Ergül, Türkiye’deki anadilde eğitim için yapılan çalışmaları ve bu son atama hamlesini “zekice sayılamayacak bir aşağılama” olarak görüyor.

Fotoğraf: Yüksekova Haber

MEHMET AKIN
akinmehmet34@gmail.com

MEB, geçtiğimiz Perşembe akşamı internet sitesi üzerinden bu seneki öğretmen atamaları kontenjanlarını açıkladı. 40 bin öğretmenin atanacağı listede, bu sene ilk defa ‘Türkiye’de Yaşayan Diller ve Lehçeler’ (TYDL) dersi için 18 kişilik kontenjan ayrıldı.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, atama listesinin yayınlanmasından bir hafta önce Radikal Gazetesi’ne yaptığı açıklamayla,  TDYL dersi için “15-20 kadro açabileceklerini” belirtmiş, “Önemli olan bu atamaların sembolik anlamı… Bu alanda attığımız olumlu adımların da görülmesini isteriz.” diye konuşmuştu.

Kafkas Dernekleri Federasyonu’ndan yetkililer, atama şartlarını okuduklarını, fakat Adigece veya Abhazca için atamanın mümkün olmadığını, çünkü şartlarda Yaşayan Dil ve Lehçeler bölümleri mezunu arandığını, Çerkez dillerinden hiçbirinin böyle bir mezunu olmadığını belirtiyor. Yetkiliye göre, Düzce Üniversitesi’nde geçen sene açılan Çerkez Dili ve Edebiyatı lisans programındaki öğrenciler ise ikinci sınıftalar ve bu atama kriterlerine sadece Kürtçe okuyan kişiler uyuyor.

Lazika Yayın Kolektifi’yle birlikte Lazca eserler üreten İsmail Bucaklişi ise, bu atamada “Lazca öğretmeni atamasının mümkün olamayacağını, Kürtçe dememek için listeye Lazca’nın da eklenmiş olabileceğini” düşünüyor.

Anadilde eğitim değil seçmeli ders

İki saatlik TDYL dersi, iki yıl önce başlamış, ders kapsamında Kurmancca, Zazaca, Lazca, Adigece ve Abhazca dillerinde dersler verilmesi öngörülmüştü. Özellikle Kürtçe dersleri rağbet görmüş, Lazca ve Adigece dersleri de birkaç okulda açılmıştı.

Ülkemizde bu sayılan dillerden sadece Kurmancca ve Zazaca’nın yüksek lisans düzeyinde eğitimi veriliyor. Mardin Artuklu, Bingöl, Muş, Van Yüzüncü Yıl ve Diyarbakır Dicle Üniversitelerinde Kürtçe yüksek lisans eğitimiyle daha önce formasyonlu lisans eğitimi görmüş öğretmenler bir yılda mezun oluyorlar. Öğrencilerin beklentisi TYDL seçmeli dersler için atanmak ve öğrencilere anadilleri Kürtçeyi öğretmek. Geçtiğimiz yıl Mardin Artuklu Üniversitesi’nden mezun olan Hamdullah Keskin, “Bize bu okula girerken atama sözü verildi.” diyor. Aynı üniversitenin Türk Dili ve Edebiyatı’nda yardımcı doçent olan, daha önce ‘Kürt Dili ve Edebiyatı’ bölümlerinin açılması için çalışmalar yapan Selim Temo Ergül, bölüm açıldığında devletin atama sözü verdiği iddiaları için, 'Bir ‘atanma’ sözü yok, çünkü devlet bu dili ve bu dilin yetişmiş öğretmenlerini tanımıyor!” diyor. 

Ergül’e göre, “Tezsiz yüksek lisans yapan bu öğretmen adaylarının aldıkları eğitim ‘formasyon’ olarak da kabul edilmiyor, formasyonları tanınmadığı için de öğretmenlik yapamıyorlar.' Milli Eğitim Bakanı da, Radikal’deki açıklamasında “Seçmeli dersler için norm kadro uygulamasının kanunen mümkün olmadığını” belirtiyor. Yani, sadece Mardin Artuklu Üniversitesi’nden bine yakın mezun veren bu bölümün öğrencilerinin atanmaları kanunen mümkün değil. Bakan, 18 kişilik “sembolik” atamayla bu sorunu şimdilik çözmeyi planlasa da Selim Temo Ergül, bu durumu 'Tanzimat'tan neşet eden devlet aklını tekrar etti: 'Bir hak tanıyacağım, ama onu kullanılmaz hale getirdikten sonra!' diyerek yorumluyor.

Ramazan Pertev

Seçilemeyen seçmeli ders

İki yıldır, TDYL dersleri okullarda Kürtçe, Lazca ya da Adigece bildiğini beyan eden öğretmenler tarafından verildi. Mardin Artuklu Üniversitesi Kürt Dili ve Kültürü Bölüm Başkanı Ramazan Pertev, derslere başka branşlardan konuda ehliyeti olmayan öğretmenlerin girmesi nedeniyle, her yıl daha az öğrencinin bu dersleri seçtiklerini söylüyor.

Ramazan Pertev, derslerin çok fazla seçilmemesini, seçmeli ders listelerine de bağlıyor. 'Yaşayan dil ve lehçelerde Kürtçe; onun altında ‘Hz Muhammed’in Hayatı’, ‘Kuran-ı Kerim’ var. Bir anlamda tercih edemezsin. Çocuğu dil ve din ikilemi içinde bırakıyorlar. Halk da mesajı alıp, ‘Tamam Kürtçe de öğrensin, ama önce Kuran-ı Kerim öğrensin’ diyor. Alttan alta böyle bir siyasetin olduğunu hissediyoruz.' diyor Pertev.

Geçtiğimiz hafta bir açıklama yayınlayan Laz örgütleri ise, okullardaki ders seçim listelerinin güncel olmaması nedeniyle öğrencilerin TDYL derslerini listede bulamayıp seçmediklerini söylüyor. Dersler bir şekilde seçilse bile, okul müdürleri, dersi vermek isteyen öğretmenlerden sertifika ya da diploma talep ediyor. Oysa şu an Laz diliyle ilgili herhangi resmi bir belge verebilecek bir kurum bulunmuyor.

'Bu girişim anadilde eğitim talebini örtmek için formüle edildi'

Selim Temo Ergül, Mayıs 2009’da YÖK’le de görüşmelere başlayarak üniversitelerde ‘Kürt Dili ve Edebiyatı’ anabilim dalı açılması için çalışmalara başladı. Fakat hiçbir üniversitede buna izin verilmedi, Mardin’de ‘Yaşayan Diller Enstitüsü’ isminde bir enstitü kuruldu ve bu toprakların kadim dillerinden Arapça, Süryanice ve Kürtçe’nin ‘dil ve kültür’ bölümleri açıldı, edebiyatları bölüm isimlerinde yok sayıldı. Ergül’e göre bu dillerin edebiyat varlıkları inkâr ediliyor; devlet, 'Kürdoloğu da korucu gibi devşirmek istiyor'.

Selim Temo

Ergül, bu nedenlerle hem Kürtçe bölümünün kuruluşunda yanlışlar olduğunu, hem de seçmeli dil ve lehçe dersleriyle öğrencilere kendi dillerini ‘yabancı dil’ statüsünde öğrettiklerini söylüyor. 'Anadilde eğitim talebini örtmek üzere formüle edilen bu girişim, gittikçe siyasileşecek ve baştaki amacın tam karşıtı bir veçheye bürünecek gibi görünüyor.' diye de ekliyor.

2010 yılında Kürtçe ismi kullanılmadan açılan enstitünün ardından, görevinden istifa eden Selim Temo Ergül, 18 kişilik TDYL kontenjanı için ise “Zekice sayılamayacak bir aşağılama gibi görünüyor.” diyor. Mardin Artuklu Üniversitesi Kürt Dili ve Kültürü yüksek lisans mezunu Muzaffer Yok, “18 arkadaşımız, atamalar için açlık grevi yaptı ve 18 kişi atayacaklarını söylüyorlar. Dalga geçer gibi. ‘Sembolik’ kelimesi ise bu dile hakarettir. Bu zihniyetten anadil eğitimi kararı beklemiyoruz.” diyerek hayal kırıklığı yaşadıklarını belirtiyor.

Arapça ve birçoğu unutuldu

TDYL derslerinin kapsamındaki diller haricinde, Arapça, okullarda yabancı dil statüsünde öğretiliyor. Oysaki bu dil, Mardin, Urfa, Adana, Mersin ve Antakya illerinde ve çevresinde konuşuluyor. Antakya’da öğretmenlik yapan Nihat Çay, “Türkiye’de Klasik Arapça’dan farklı bir Arapça konuşuluyor. Dersteki problem, bu bölgelerde kullanılan Arapça’nın değil, Klasik Arapça’nın öğretilmesidir.” diyor. Bu yüzden Çay, Arapça’nın TDYL gibi bir ders varsa, onun kapsamında ve Türkiye’deki lehçesiyle verilmesi, daha doğrusunun da anadilde eğitim talebi olması gerektiğini, düşünüyor. Fakat Çay’a göre “yeterli derecede bir anadil talebi” Arapça konuşanlar arasında bulunmuyor.

Arapça haricinde, Türkiye’de Süryanice, Arnavutça, Boşnakça, Gürcüce, Hemşince, Pomakça ve Azerice gibi birçok dil konuşuluyor. Fakat bu dillerin hiçbirisi ‘Yaşayan Diller ve Lehçeler’ kapsamına alınmadı. MEB’in dilleri hangi kriterlerle seçtiği ise bilinmiyor.