Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi gerekiyor

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 'Türkiye Toplantıları'nda Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri üzerine konuştu. Türkiye'yle ilgili 'üzerimize düşeni yaptık' diyen Babacan, uygulamanın 'Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine bağlı' olduğunu dile getirdi. Babacan, AB üyelik sürecinin 'maalesef zayıfladığı bir dönem' geçirdiğini söyledi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İhlas Holding binasında düzenlenen 'Türkiye Toplantıları'nda, dünya ekonomisinin, bundan önceki hiçbir dönemle kıyaslanamayacak kadar farklı bir dönem yaşadığını dile getirerek, krizin kökenindeki iki konuyu, 'bankacılık sektörünün zayıflaması' ve 'gelişmiş ekonomilerdeki kamu borcunun yüksek boyutlara ulaşması' olarak sıraladı.

Babacan, dış politika konusunda şu değerlendirmelerde bulundu:

Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi

Kafkaslar'daki orta ve uzun vadeli hedefimiz, sınırların anlamını kaybettiği, Azerbaycan ile Ermenistan'ın ve Türkiye ile Ermenistan'ın ilişkilerinin tamamen normalleştiği dönem. Bununla ilgili zaten üzerimize düşeni yaptık, protokolleri parafladık, imzaladık. Ermenistan'la tam bir normalleşmenin reçetesi, yol haritası hazır, her iki hükümet tarafından da imzalanmış, sadece uygulamayı bekliyoruz. Uygulama da neye bağlı? Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine bağlı. O bölgenin normalleşmesi, Türkiye'nin doğusunda çok çok farklı bir ekonomik gelişmeyi ve bambaşka jeopolitik tabloyu da oluşturabilecek kadar önemli. Ulaştırmasıyla, enerjisiyle, iletişim hatlarıyla düşündüğünüzde, Türkiye'yi doğuya ve Orta Asya'ya daha güçlü şekilde entegre etmenin formülü Kafkaslar'daki normalleşmeden geçiyor.'

AB perspektifi zayıfladı

AB ile olan ilişkilerimiz, artık üyelik perspektifinin şu anda maalesef zayıfladığı bir dönem. AB'ye üyelik dediğiniz zaman, bu belli ki artık çok daha uzun vadede gerçekleşecek bir hedef. Ama hem stratejik açıdan hem şu andaki jeopolitik duruma, Türkiye'nin kendi iç reform sürecine baktığımızda gene de AB üyeliği hedefi ve bizim özellikle siyasi reformlar açısından ihtiyaç duyduğumuz özelliği, demokrasi dediğimizde, yargı dediğimizde, temel hak ve özgürlükler dediğimizde, hala bizim için önemli. Artık ekonomik konularda fazla bir örnek teşkil etmiyor. Onların kriterlerinden biz çok daha iyisini zaten pek çok konuda yapıyoruz. Hala 'birinci sınıf bir demokrasiyiz', hala 'temel hak ve özgürlükler konusunda en iyi uygulamalara sahibiz' diyemiyoruz maalesef. Bu konularda AB bizim için hala çok çok önemli.

Demokrasi ölçütü Avrupa olmalı

Demokrasinin kalitesi, temel hak ve özgürlükler alanlarında Avrupa standartlarının yüksek olduğunun altını çizen Babacan, 'Bu standartları hala önemsememiz gerektiğini düşünüyorum ve hala o standartları hedeflememiz önemli. Çünkü gün gelip Türkiye'de birileri şunu diyebilir; 'Demokrasi diyorsanız artık yeter daha fazla ne istiyorsunuz? Bundan fazlası, zarar getirir, daha fazla demokrasi bizi yorar'. Dolayısıyla bu konularda hep bir dış ölçüt önemli diye düşünüyorum. 'Temel hak ve özgürlükse tamam kardeşim artık 9 yıldır yapacağımızı yaptık daha ne istiyor bunlar?' dememeliyiz. Hala eksiğimiz olduğunun farkına varmamız lazım. Bazen bir ülke kendi içinde topyekün hatalı davranabiliyor. Tarihte bunun çok örnekleri var. Bu noktada bir dışsallık önemli' diye konuştu.