YETVART DANZİKYAN
14. yıl raporu
Evet Hrant Ahparig, seni aramızdan almalarının üzerinden 14 yıl geçti. Her yıl olduğu gibi yine sana kısa da olsa bir rapor yazmak üzere masanın başına oturdum.
2021: Kritik viraj
AKP-MHP koalisyonunun bu şartlar altında daha fazla kenetlendiği, birbirine muhtaç hâle geldiği, toplumu, hak ve özgürlükleri tehdit eden açıklamaların, hayli şedit bir dille pervasızca sarf edildiği görülüyor. Rejime kayıtsız şartsız biat etmeyen herkes suçlu ilan ediliyor.
2021'den ne bekleyelim?
Hükümetin, iktidarın, tek başına, hukuk dışında hiçbir güvencesi olmayan ve zaten hapse atılmış olan insanları sürekli karalaması, onları mahkemeleri bile bitmeden suçlu ilan etmesi korkunç bir uygulama. Üstelik, bu insanların hiç inandırıcı olmayan suçlamalarla içeri atıldığı bir süreçten bahsediyoruz. Bu yönteme 1930’ların totaliter rejimlerinde rastlandığını söylememiz gerekir.
Hukuksuzluk
Peki niye? Kürt meselesinde savaşın şiddetli olduğu bir dönemde bile değiliz. Ki böyle olsa bile Kürt muhalefetinin parlamentoda temsili açısından yine bu, yani parti kapatma, kabul edilemez olurdu. Neden şimdi iş güç bırakıldı ve HDP ile uğraşılıyor? Öyle sanıyorum ki bu biraz 2023 seçimleri ya da muhtemel bir baskın seçimle ilgili.
Hızlanan davalar, yavaşlayan davalar
Hrant Dink Cinayeti Davası birdenbire soru işaretleri yaratacak biçimde hızlanırken; hızlanması, daha doğrusu hiç olmaması gereken Osman Kavala davası, olabildiğince yavaşlıyor.
Irkçılık demişken...
Daha birkaç yıl önce Amedspor yöneticileri ve futbolcuları söylemin de ötesinde fiziki şiddete de uğramışlardı. Statlarda “Ayağa kalkmayan Ermeni olsun” tezahüratları duymak gayet olağanlaştı. İş ciddiye binince Afrikalı-siyah futbolcular pekâlâ bu ırkçı söylemlerden payını alıyor.
Pandemi, soru işaretleri, şüpheler
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli uzun süre TTB le uğraşıp durdular. Peki ne oldu şimdi? Uzmanların söyledikleri doğru çıktı. TTB’den özür dileyen var mı? Yok.
İktidar cephesinde tuhaf işler
Erdoğan ve AKP, kendilerini, başka türlüsünü yapamayacaklarını düşündükleri bir döngüye soktu. İçeride baskı politikalarıyla toplum cendere altına alınıyor, bilinçli olarak yükseltilen milliyetçilikle ana muhalefet sindiriliyor. Ufukta seçim de olmadığından, bu politikalar iktidara gayet ‘sonuç verici’ gibi görünüyor. Bu tablo içinde Erdoğan için tek mesele AB’nin muhtemel yaptırımları ve ABD’de yeni Biden yönetiminin Erdoğan’a Trump kadar anlayışla yaklaşmaması ihtimali.
Savaş bitti, nefret sürüyor
Ermenistan’daki mağlubiyet havası Türkiye’de büyük bir coşku ve keyifle karşılanmış vaziyette. Kelbecer’i terk eden Ermeni nüfus için Hürriyet gazetesinde “Geldikleri gibi gidiyorlar” başlığı bile kullanıldı. Oysa bölgeyi terk eden sivil nüfustu ve bütün coğrafyada Ermeniler ve Azeriler uzun yıllardır yaşamaktaydı.
Bir başkadır (ya da epeydir öyleydi)
Psikiyatriyi, bastırılmış duyguları, siyasi gerilimleri, tecavüz travmalarını, ‘hoca’nın hiç de alışıldık, eli kolu uzun bir hoca olmayışını hesaba katmazsak, pekâlâ bir Tanzimat romanı olabilecek dizi, tüm bu saydığım sebeplerle derin, kritik bir alana giriyor ve kendini izletiyor.