Geleceğe doğru

Agos, başka bir sürü şeyin yanı sıra, Ermeni toplumunda Patrikhane’nin pek çok konuda tek söz sahibi olmasına itirazın sesidir. Hrant Dink, siyasi bir içerik taşıyan bu talebin ateşleyicisi ve taşıyıcısı oldu, bunun için mücadele verdi.

Bu tutumu Kilise karşıtlığı olarak etiketleyenler yanılıyordu. Çünkü tam aksine, Kilise’yi özüne, ruhani ve kültürel alana davet eden, buna karşın sivil alanın sorumluluğunu sivillerin üstlenmesi gerektiğini savunan bir duruştu bu. Ermeni toplumunun halk tabakasında heyecan yarattı, büyük kabul gördü. Yönetime katılım ve söz hakkına sahip olma arzusunu artırdı. Zaten söz ve yetki sahibi olanlar, bu konumlarının sorgulanmasını istemeyenler ise bu tutuma cephe aldı.

Geçtiğimiz Pazar, Diriliş’i kutladığımız Surp Zadig günü, sivil yönetim talebi ve ihtiyacı tam da yerinde, Patriklik binasında, kalabalık bir misafir topluluğunun önünde dillendirildi. Bu ses yalnız değildi, ardında geniş bir destek ve meşruiyet vardı. Hafta boyunca sese ses katıldı. Ermeni toplumunun önde gelenleri, ruhani otoritenin yanı sıra seçilmiş bir sivil yönetime sahip olma konusunda, halkın yıllardır sahiplendiği görüşle bütünleştiler.

Bugün, son yıllarda yaşanan acı deneyimlerden, beceriksizce çözümsüz hale getirdiğimiz sorunların dağ gibi yığılmasının ardından, Ermeni toplumunun yeniden yapılanması ihtiyacı bariz bir şekilde kendini gösteriyor. Türkiye’nin demokratikleşmesini talep eden, eşitlik isteyen, anayasa çalışmalarına kendi özgün görüşlerini sunan Ermeni toplumu, kendi içyapısını da demokratikleştirmek, sivilleştirmek, şeffaflaştırmak için fikirsel altyapıyı oluşturuyor.

Önümüzdeki dönem, bu taleplerin olgunlaşacağı, altının dolacağı, niteliğinin tartışılacağı bir dönem olacak. Bu tartışmayı yapıcı ve iyi niyete dayalı bir zeminde yürütebilirsek, geleceğe daha güvenle bakabiliriz. 

 

AGOS