Dink'e koruma vermeyen Emniyet Pamuk'a iki günde koruma sağladı

Emniyet Müdürlüğü’nün mahkemeye gönderdiği yazışmalar, tehdit altındaki Hrant Dink’e neden korunma sağlanmadığıyla ilgili tartışmaya yeni bir boyut getirdi. Belgeler, Dink cinayetinden 13 ay önce 2005 yılı Aralık ayında , Orhan Pamuk hakkında açık bir ölüm tehdidi olmamasına ve Pamuk koruma istememesine rağmen kendisine koruma sağlandığını ortaya koyuyor.

UYGAR GÜLTEKİN
GÖZDE KAZAZ

Dink cinayetinde en çok gündeme gelen konulardan biri de, hedef haline gelen ve hakkında ölüm tehditleri bulunan Hrant Dink’e neden korunma sağlanmadığıydı. İstanbul Emniyeti görevlileri, Dink cinayetiyle ilgili yargılama boyunca, açık ölüm tehditlerine rağmen, koruma gerektirecek bir durum olmadığını iddia etti. Oysa aynı görevliler, Dink öldürülmeden 13 ay önce, yazar Orhan Pamuk’un tehdit altında olduğunu hissederek, somut delil aramaksızın koruma tahsis etti. 

Orhan Pamuk’a koruma sağlanmasıyla ilgili olarak işleyen süreç ve belgeler Dink ailesi avukatlarının talebi ve Mahkemenin bu talep üzerine yazdığı yazılar sonucu Dink cinayeti davasının görüldüğü 14. Ağır Ceza Mahkemesine ulaştı. İstanbul Emniyet Müdürlüğünün mahkemeye gönderdiği yazışmalar, Orhan Pamuk hakkında açık bir ölüm tehdidi olmamasına ve Pamuk koruma talebinde bulunmamasına rağmen hayatının tehdit altında olduğu değerlendirilerek hızla koruma sağlandığını ortaya koyuyor.  

Köşe yazısını dikkate aldı 

Orhan Pamuk hakkında, 2005 yılında bir konuşması nedeniyle ‘Türklüğe hakaret’ davası açılmış, Pamuk, katıldığı bir duruşmanın ardından kapıda yumurtalı saldırıya uğramıştı. 

Yargılama devam ederken, İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Ömer Yanık, bir gazetede ‘Orhan Pamuk’a acilen koruma verilsin’ başlıklı bir köşe yazısını, 20 Aralık 2005’te Korumlar Şube Müdürlüğü ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne ‘gereğinin yapılmasını rica ederim’ diyerek gönderdi. 

Emniyet hızlı çalıştı  

Yazının gönderildiği gün İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör tarafından MİT Bölge Başkanlığına, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Yaşar Güngör Şahin tarafından ise Terör ve İstihbarat Şubesine yazı yazılarak “Orhan Pamuk hakkındaki güncel bilgi ve belgelerin, terör örgütlerinin hedefi durumunda olup olmadığı ve herhangi bir sebepten dolayı can güvenliğinin tehlikede olup olmadığının aynı gün içinde bildirilmesi” istendi. 

İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hakan Aydın Türkeli, yanıtında, Orhan Pamuk’un ‘‘Terör örgütlerinin hedefi olduğu konusunda herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamış olup, bahse konu olan dava ile ilgili basın ve medya kanalı ile çıkan haberler nedeniyle, münferit sataşmalar olabileceği değerlendirilmektedir’’ denildi. 

İstihbarat Şube Müdürlü Ahmet İlhan Güler de imzalı cevap yazısında şu ifadelere yer verdi:

‘‘İBDA/C örgütünün yayın organı olan Kaide isimli derginin 10.11.2005 tarihli 15. sayısının 15. sayfasında ‘Not ettik’ başlığı altında ‘Türkiye’de İslamcılık çoğalırsa Avrupa’ya göçerim diyen Orhan Pamuk’ şeklinde isminin geçtiği, ayrıca halen somut tehdit tespit edilememekle birlikte konunun kamuoyunda çok yoğun bir şekilde işlenmesinden dolayı oluşan hassasiyetten münferit tepki ve sataşmalar olabileceğinden dolayı hedef olabileceği değerlendirilmektedir.’’

Aynı gün sabah 10.15’te İstanbul Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdürü Olcay Balaban, Orhan Pamuk’u arayarak koruma talebi olup olmadığı soruldu. Hazırlanan telefon görüşmesi tutanağında, Şube Müdürü Balaban,  Pamuk hakkında Terör ve İstihbarat Şubeleriyle görüşme yapıldığını, bir kişi, grup veya yasadışı bir örgütün hedefi olmadığını ancak istediği taktide kendisine hemen koruma tahsis edilebileceğini anlattığı belirtildi. 

Pamuk’a kendisine ulaşan bir tehdit olup olmadığı da soruldu. Pamuk, koruma istemediğini, eğer ilgili birimlere ulaşan herhangi bir tehdit olursa koruma talep edebileceği cevabını verdi.  

Tutanakta Pamuk’a ikinci kez eğer isterse hemen koruma sağlanacağının anlatıldığı bilgisi de yer aldı.  

MİT’in cevabı: Ermeni yanlısı 

MİT İstanbul Bölge Başkanlığı da 22 Aralık 2005’te Valiliğe cevap verdi. 

MİT cevabında, ’‘Ermeni yanlısı görüşleri nedeniyle, başta milliyetçi ve muhafazakar kesimler olmak üzere çeşitli çevrelerce tepki duyulduğu bilinmekle birlikte, terör örgütlerinin açık hedefi konumunda ve herhangi bir sebepten dolayı can güvenliğinin tehlikede olduğuna dair kayıtlarımıza intikal etmiş bir bilgi bulunmadığı’’ ifadelerine yer verildi.

Cerrah, ‘acil koruma’ istedi

21 Aralık’ta İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, koruma sağlanması gerektiğine karar verildiğini Valilik’e iletti. 

Cerrah yazısında, Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili maddelerine işaret etti.

‘‘Hayatının ciddi biçimde tehdit altında bulunduğu, MİT ile diğer istihbarat birimleri tarafından tespit edilenler ve korunmaları zaruri görülenler, bu kuruluşların teklifi üzerine güvenil birimlerince, talepleri aranmaksızın korumaya alınırlar’ şeklindedir. 20. Maddesi acil durumlarda koruma; ‘Koruma talebinde bulunan şahısların talepleri incelenip karara bağlanıncaya kadar geçecek süre içinde, korunacak kişinin can güvenliğinin bulunmadığını gösteren bilgi ve belgelerin resmi makamlarca önceden tespit edilmesi halinde ilgili Valiliklerce koruma tedbiri derhal aldırılır. Bu tedbirler yetkili komisyonlarca incelenip aksi karar verilinceye kadar devam eder’ hükmü yer adlığından Pamuk’un korunma durumu, Komisyon karar verilinceye kadar ‘1 personelle yakın koruma’ tedbiri olarak koruma altına alınması uygun görülmüştür.’’

Gece mesaisi 

İstanbul Valisi Muammer Güler aynı gün akşam saat 19.00’da koruma sağlanması kararını onayladı. Güler’in imzasının ardından saat 20.20’de Vali Yardımcısı Ergün Güngör, Pamuk hakkındaki koruma kararının tebliğ edilmesi için yazı yazdı. Koruma Şubesinin, 20.50’ye kadar Pamuk ve avukatını arayarak koruma sağlandığını bildirmeye çalıştığı anlaşılıyor. Pamuk veya avukatına ulaşamayan polis, ertesi gün koruma altında aldığı kararını Pamuk’a bildirdi. 

Pamuk, koruma talebi olmadığını bir kez daha Emniyet’e ileterek yakın korumayı geri çevirdi. 

İstemediği halde koruma 

Pamuk, korumayı reddetmiş olmasına karşın, koruma kararı alınmasından bir ay sonra 26 Ocak 2006’da İstanbul Valisi Muammer Güler başkanlığında toplanan ve MİT, İstanbul Merkez Komutanı, İl Jandarma Komutanı’nın da katıldığı Koruma Komisyonu, Pamuk hakkında korumanın devam etmesine karar verdi. 

Komisyon, yakın koruma tedbirini, çağrı üzerine koruma tedbirine çevirdi. Yani Pamuk kendisi  istediği zaman polis korumasını yanında bulundurabilecekti.   

Avukat Bakırcıoğlu: Yargılanması gereken kişilerin imzası var 

Dink cinayeti davasında gündeme gelen iki temel konudan biri Dink’in korunmamasıydı. Pamuk için koruma kararına yönelik yazı yazan İstanbul İstihbarat  Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ile koruma talebinde bulunan ve kararı verenlerden biri olan İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Dink için koruma sağlanmasını gerektiren bilgi olmadığını, bu konu ile ilgili yükümlülüğün İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerine ait olduğunu savunmuşlardı. Cerrah, savunmasını yaparken Hrant Dink’i ve  avukatlarını suçlamış, ‘Koruma isteseydiniz’ demişti. Cerrah, Şişli Adliyesi önündeki Dink’i hedef alan eylemlerini de takip ettiklerini söylemişti.  

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, şunları söyledi:

‘’Cinayetinin işlendiği 2007 yılından bu yana Hrant Dink’e yönelik yaşananlar, Hrant Dink’e yönelik tehdit atmosferi  konusunda bilgi sahibi olmaları nedeni ile İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul MİT Bölge Başkanlığı görevlileri ile İstanbul Valiğinin resen harekete geçerek Hrant Dink’e fiziksel ve mekansal koruma sağlamaları gerektiği halde bu yükümlülüklerini yerine getirmediklerini beyan etmekte idik. Orhan Pamuk’a yönelik yaşanan olaylar dikkate alınarak sağlanan koruma, Hrant Dink’e yönelik yaşanan olayların yanı sıra 17 Şubat 2006 tarihinde Hrant Dink’in saldırıya uğrayacağı somut istihbaratına rağmen sağlanmamıştır. İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hakan Aydın Türkeli Dink cinayetini önlemedikleri için yargılanmaları gerektiğini beyan ettiğimiz kişilerdi. Bu kişilerin tamamının Orhan Pamuk’a yönelik koruma sağlanmasına ilişkin evraklarda imzasının olması beyanlarımızdaki haklılığımızı açıkça ortaya koymaktadır. ’’

Kategoriler

Güncel Dink Davası