DOSYA
Bardizag’dan Transilvanya’ya bir Ermeni rahibin hikâyesi
Soykırıma dair tanıklıklarını, 1930 yılında yayımlanan ‘Kırmızı Ay’ adlı eserinde anlatan Magardici Bodurian’ın hayatını, ‘Kırmızı Ay’ı ve Transilvanyalı Ermenileri, Leipzig Üniversitesi’nden tarihçi Balint Kovacs’la konuştuk.
‘Ermenistan benim tarihim, babamın tarihi değil’
Stephane Boudoyan'la 1969'dan bugüne yaptığı Türkiye gezilerini , geçmişi ve bugünü konuştuk.
Yesayan’ın ‘Meliha Nuri Hanım’ı muktedire bir meydan okuma
Sarsılmak iyidir. Sarsılmak, varlığını sorgulamaz hale geldiğimiz rutini, üzerimize boca edilen ve mutlak değer gibi kuşandığımız önyargıları yerle yeksan etmeye yarar. Elbet, hiç de kolay bir süreç değildir bu. Ayağınızın altından yer çekilir ve uzay boşluğunda bütün iç organlarınız çekilerek asılı kalırsınız. Ama hayatınızı değiştirecek kararları da ancak bu noktada alır, sahici ödeşmeleri ancak bu noktada başarırsınız. Yaşadığı çalkantılı tarihe doğrudan tanıklık eden sıradışı hayatı ve birbirinden özgün edebi eserleriyle çağdaş Ermenice edebiyatın vazgeçilmez mihenk taşlarından Zabel Yesayan, ‘Meliha Nuri Hanım’ kitabıyla, ruhlarda işte böyle bir sarsıntı yaratmaya talip. Aras Yayıncılık tarafından yayımlanan novellayı doğrudan Ermeniceden çeviren Mehmet Fatih Uslu, kapsamlı bir sonsözle metnin edebi ve siyasi bir okumasını da yapmış.
Kültürel mirasın izinde Kayseri’yi yeniden keşfetmek
Hrant Dink Vakfı’nın ‘Anadolu’nun Çok Kültürlü Mirasını Ortaya Çıkarmak ve Savunmak’ projesinin ilk duraklarından biri Kayseri. Vakıf, Kayseri’deki Ermeni ve Rum yapılarını mercek altına alıyor. Araştırmacılar Zeynep Oğuz ve Vahakn Keşişyan, toplam üç haftalık çalışmanın ardından Kayseri izlenimlerini anlattılar.
‘Zarig’in altınları’ ve Sivas Kongresi fotoğrafı
Bakalım becerebilecek miyim; eski, 45 yıldır tanıdığım bir arkadaşımın üç kuşak önceki akrabalarının en azından tanığı olduğu bir tehcir hikâyesi anlatacağım.
Gümüşhacıköy'den Vakıflıköy'e bir tehcir rotası
Soykırımın 100. yıldönümü vesilesiyle ulusal ve uluslararası düzeyde birçok etkinlik düzenlendi; kitaplar basıldı, filmler yayınlandı. Türkiye’de de kitapların yanı sıra İZ TV’de 1915’le ilgili bir belgesel bu hafta gösterildi. ‘1915 Tehcir Yolu’ isimli belgesel, ilk gösterimini 28 Eylül Pazartesi akşamı yaptı. Belgeselde Gümüşhacıköy’den Vakıflı köyüne Ermenilerin yoğun yaşadığı bölgelerdeki tehcir rotası izlenerek, bölgenin bugünkü hali görüntülendi ve oralarda yaşamını sürdüren az sayıdaki Ermeni’yle röportajlar yapıldı. Belgeselin yapımcısı Nazım Alpman’la ‘1915 Tehcir Yolu’nu konuştuk.
‘Geçmişle hesaplaşmazsak güncel konularda derinliği yakalayamayız’
Son aylarda uluslararası sanat çevrelerinin odağında İstanbul Bienali var; bienalin odağındaki isim ise, onun kendi deyişiyle ‘düzenleyicisi’ olan Carolyn Christov-Bakargiev. O, bienalin denizaşırı duraklarından birinde, Yunanistan’a bağlı Kastellorizo adasındayken internet üzerinden yaptığımız söyleşide, dünyada yaşanan göçmen krizinden Türkiye’nin Kürt ve Ermeni meselelerine kadar, bienalin temas ettiği sorunları konuştuk.
"Irkçılılıkla mücadele etmeden homofobiyi aşmak mümkün değil"
2015 Hrant Dink Ödülü, Türkiye’de 20 yıldır LGBT hakları mücadelesi veren Kaos GL’ye verildi. Sadece eşcinsel ve translar için değil, bireyi tahakküm altına alan sistemin kuşattığı hepimiz için söz ve eylem üreten Kaos GL, LGBT hareketin özgün muhalefet imkânlarını da alabildiğine gözler önüne seriyor. Ankara merkezden başlayarak İstanbul ile birlikte pek çok yerele doğu yayılan bu gücün sırrını, hikâyesini ve geleceğini, Kaos GL’den Seçin Tuncel, Umut Güner ve kaos.org’un editörü Yıldız Tar’la ile konuştuk.
Taner Akçam: Soykırım, Ermeni reform meselesine verilen nihai cevaptır
Uluslararası Hrant Dink Ödülleri’nin 7. kez sahiplerini bulduğu, İstanbul Kongre Merkez’inde 15 Eylül akşamı düzenlenen ödül töreninde, açılış konuşmasını tarihçi Taner Akçam yaptı. Töreni izleyenler tarafından büyük bir ilgiyle dinlenen konuşmanın tam metnini sunuyoruz.
Diyarbekir’den Halep’e tersine bir göçün, bitmeyen bir hasretin hikâyesi
Gün geçmiyor ki, Suriye’den yollara düşen göçmenlerle ilgili dehşetengiz haberler gündeme oturmasın. Tam da bugünlerde fotoğraf editörümüz Berge Arabian’ın babasının ve büyük anne ile büyükbabasının Diyarbekir’den Halep’e doğru 1930’larda yaptığı zorunlu göçün görsel güncesini paylaşmak istedik. Açılışını 23 Mayıs’ta Diyarbakır’da yapan ve İstanbul ile Yerevan’a da uğrayacak olan serginin kitap hazırlıkları da sürüyor. Tarihin göçlerle sınadığı halkların başında gelen Ermeniler, iç savaşlarla çalkalanan Ortadoğu’da sürekli göç halinde oldu. Bir nevi tersine göç olan bu hikâye ise, daha ziyade bir hasretin ifadesi. Kaybedilen memlekete, Diyarbekir’e hüzünlü bir uzun hava…