OHANNES KILIÇDAĞI
Vakıf gömleği dar geliyor
Karmaşanın büyük bir kısmı ise pek de iyi niyetli olduğunu söyleyemeyeceğiz kimi mevcut yönetimlerin seçim yönetmeliğindeki yanlışlıkları, eksiklikleri, boşlukları istismar etmelerinden kaynaklanıyor. Bu tip girişimlere karşı Patrik Sahak Maşalyan ve bazı vatandaşlar VGM’ye, ilgili bakanlığa şikâyette bulunuyor ki bu da anlaşılır. Fakat, işin paradoksal yanı şu ki başvurulan yerler, makamlar, yönetmelik yazma işini geniş istişareyle yapmayıp bu karmaşanın yaşanmasının yolunu açanlar.
Sıkıştırılmış azınlıklar
Lozan’da mübadele edemedikleri Ermenileri, takip eden yıllarda, Anadolu’da yaşadıkları yerlerden çıkararak Lozan’da yapamadıklarını yapmış oldular. Müslüman olmayan azınlıkların sosyal ve kültürel kimliğinin, varlığının korunması için Lozan’da verilen taahhütleri uygulamaya, en başından beri hiç niyetleri yoktu.
Cumhuriyet yeni bir sayfa açmadı
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Anadolu’nun en azından 8-10 şehrinde, kendi hâline bırakılsa gelişip serpilebilecek Ermeni toplulukları bulunuyordu. Fakat devleti yönetenlerin istemediği, tam olarak buydu. Nitekim, sayıların da gösterdiği gibi, Anadolu’da kalan Ermenileri doğrudan ve dolaylı yollarla İstanbul’a sürdüler.
Soykırımlarla neden ilgilenmeliyiz?
Soykırımlar öyle süreçler ki, bazı insanlar, tüm insanları bağlayan, en azından bağlaması gereken tüm ahlaki, vicdani ve hukuki bağlardan, zorunluluklardan kurtuluyorlar, “elleri tamamen serbest kalıyor.” Soykırım bağlamlarında şiddet, sadece devletin yukarıdan aşağı uyguladığı bir eylem olmaktan çıkıp, yatay bir şekilde genele yayılıyor.
Müslümanlaştırılmış Ermeniler
Müslümanlaştırılmış Ermeni gruplarından kimileri takip eden kuşaklar boyunca Ermeniliklerinin veya Ermeni köklerinin bilincindeyken, kimileri son 20-25 senelik süreç içinde bu köklerini fark ettiler. Fark edenlerin bu köklere tepkileri de farklılıklar gösterdi.
Bizi kim birbirimize düşürüyor?
Bütün sorumluluğu sadece devlete yüklemiyorum; Ermeni toplumu içinde kendi küçük iktidarları uğruna devleti, bazen devletin niyetlerinin veya kastının ötesine de geçerek, bir sopa gibi kullananlar var. Ama tekrar etmek gerekirse, bu, devlet böyle istediği için böyle, en azından izin verdiği, o insanları kendi politikaları için kullandığı için böyle.
Şeytanın bacağı kırılmış olsun
Düşük katılım oranı, seçim bölgelerini mümkün olan en geniş ölçekte tutmanın önemini de bir kere daha hatırlattı. Katılımın zaten düşük olduğu seçimleri bir de kısıtlı bölgede yaparsanız yönetimler hepten üç-beş oyla seçilecek.
Ortaköy ve listeleri
Bir vakıfta birden fazla liste çıkması güzel ve sevindirici bir durum, herhangi bir seçimi anlamlı kılacak olan birden fazla adayın olmasıdır. Bu anlamın tamamlayıcısı sizlerin de gidip oy vermeniz olacaktır. Gidin ve beğendiğiniz listeye oy verin. Hiçbirini beğenmiyorsanız boş oy atın, ama atın. Gelelim aday listelerine...
Ya vakıflarda yeni bir sistem, ya çöküş
‘Her koyun kendi bacağından asılır’ anlayışı, zaten yüz yıllık bir gerileme içinde olan Ermeni toplumunun sonunu getirecek bir anlayıştır. Daha evvel de söylediğim gibi, Ermeni toplumunun bitme noktasına geldiği bir ortamda bir-iki vakfın kendi başına ‘büyük’ olmasının hiçbir anlamı yok, marifet de değil. Marifet, Ermeni toplumunun eğitsel, sosyal, sağlık imkânlarını bir bütün olarak geliştirebilmek.
Yöneticileri neye göre seçeceğiz?
Önümüzdeki seçimlerde aday olanlar seçildikleri takdirde, ilgili vakfın uhdesinde bulunan taşınır-taşınmaz tüm varlıkları deklare edeceklerine dair taahhütte bulunmalılar. Bu hem ilkesel olarak doğru olandır, hem de vakıf yöneticileri için akıllıca olandır.