Suriye'de Esad yerinde duruyor

4 Şubat Cumartesi günü BM Güvenlik Konseyi'nin tartıştığı Suriye tasarısını Rusya ve Çin veto etti. Görüşmeler Suriye ordusunun Humus'ta yaptığı katliamın ertesi günü gerçekleşti. Karar sonucu Esad üzerinde herhangi bir yaptırım ortaya çıkmazken muhaliflerin zor durumda olduğu ve Türkiye'yi de ilgilendiren öngörüler konuşuluyor.

New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Suriye ile ilgili karar taslağı, Rusya ve Çin tarafından veto edildi, karar tasarısı düştü.

Geçen hafta içerisinde Rusya'nın itirazları üzerine Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a görevden ayrılması yönünde açık çağrı yapan bölüm Fas tarafından hazırlanan karar taslağından çıkarılmıştı.

Ancak Cumartesi Konsey'deki metinde, “Arap Birliği'nin, Suriye'de demokratik ve çoğulcu siyasi geçiş sürecini kolaylaştırmayı amaçlayan 22 Ocak 2012'deki kararına tam destek verildiği' ifadesi bulunuyordu. Arap Birliği planı kapsamında, “Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın yetkilerini yardımcısına bırakması” öngörülüyor.

Tasarının Konsey'den geçmesi için 15 ülke arasında hiçbir daimi üye (ABD, Fransa, İngiltere, Çin ve Rusya) tarafından veto edilmemesi ve en az dokuz üyenin “evet” oyunu alması gerekiyordu. Bu haliyle Rusya ve Çin'in veto etmesiyle tasarı geçmemiş bulunuyor.

Rusyanın 2 noktada tasarıya karşı çıktığı belirtiliyor. Rusya'nın en büyük itirazının, tasarının Esad hükümetine karşı önlemler almasına karşın, 'barışçıl protesto gösterilerini manipüle eden silahlı grupları' hesaba katmaması olduğunu söyleniyor.

Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya'nın 2. itirazını 'Karar tasarısı onaylanır ve Esad gitmezse, ABD ve Avrupa'nın Suriye'yle ilgili gelecekteki planları ne olacak?' sorusuyla dile getiriyor.

Rusya ve Çin, BM Güvenlik Konseyi'nde Ekim ayında yapılan oylamada Suriye'yi kınayan bir karar tasarısını veto etmişti.

Mevlid Kandili gecesi Humus'ta gerçekleşen çatışmalarda birçok ölü ve yaralı haberleri gelirken kentte de büyük hasar oluşmuştu. Dünyanın birçok yerinde Suriye büyükelçilikleri önünde protestolar düzenlenmişti. Saldırıların ardından kentteki kayıplarla ilgili farklı kaynaklar farklı sayılar verse de şüphesiz ki iç çatışma derinleşiyor.

Batı Rusya'nın vetosunun ahlaki bir sorun oluşturduğunu ifade ederken, askeri analizler gündemden düşmüyor.

Radikal gazetesinin haberine göre; Batı'nın ‘güvenli bölge’ ilan etmiş olmaması Esad'ın elini güçlendiren unsurlardan biri. Bu yüzden Libya’daki yöntemin Suriye’de başarılı olması beklenmiyor.

Esad'ın elini güçlendiren bir diğer unsurun da Rusya, Çin ve İran'ın desteği olduğu söyleniyor. Ankara'daki MİT, TSK ve Dışişleri analistleri, bu destek yüzünden Suriyeli muhaliflerin silahlı mücadeleyle kalıcı bir başarı elde etmesinin mümkün olmadığı öne sürüyorlar.

Hem Özgür Suriye Ordusu’nun hem de Suriyeli sivillerin gelecek dönemde büyük kayıplar vermesinden endişe ediliyor.

Suriye'de daha büyük kitlesel katliamları ve ardından da büyük kaçış dalgalarının gündeme gelmesine olası gözüyle bakılıyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu böyle bir göç durumu için kapının açık bırakıldığını ifade etse de, Türkiye’nin yüz binleri bulacak bir göç dalgasını kendi topraklarında ağırlayabilmesinin de zorluğuna dikkat çekiliyor.

Ayrıca önceki gün Türk sınırına kadar seken top atışları, sınırın öbür tarafından duyulan sürekli çatışma sesleri, Türkiye’ye doğru kaçan Suriyelilere yapılacak olası müdahaleler de Türkiye’yi kaygılandırıyor. Böyle bir durum yaşanırsa Suriye sınırında ‘güvenli bölge’ oluşturulması Türkiye’nin ilk talebi olacak ve göçmenler bu bölgede toplanacak.

Olası bir NATO operasyonu ihtimalinin de değerlendirildiği haberde Suriye'ye ilk askeri müdahaleyi Türkiye'nin yapmayacağı ancak İncirlik üssünün operasyonda rol oynayacağı öngörüsünde bulunuluyor.