OHANNES KILIÇDAĞI
Yasaklar
Tüm bunlar tesadüf olamayacak kadar sık aralıklarla oldu. Bu isimlerin birçoğu, Ara Malikian da dâhil, Türkiye’de defalarca konser verdiler. Bugün ne oldu? Bu iptalleri ve yasakları şoven, milliyetçi, muhafazakâr siyasetin yükselişinin başka bir tezahürü olarak yorumlamak için uzman olmaya gerek yok.
Tehdit küresel, karşı mücadelesi de küresel olmalı
Durum sadece Türkiye’ye de özgü değil. Örneğin, ABD’de göçmenlere, beyaz olmayanlara karşı düşmanlık ve nefrette yükseliş var. Sağcı, beyaz ırkçılar “great replacement” dedikleri Türkçe’ye “büyük yer değiştirme” olarak çevrilebilecek bir kavram uydurmuşlar, daha doğrusu Avrupa’da uydurulan kavramı iktibas etmişler. Geçen hafta New York eyaletinin Buffalo kentinde 10 kişinin katledildiği katliamda, katil saldırganı motive eden temel zihniyet de bu.
Türk’ün ebedî korkusu ve göçmenler
Evet, Türkiye’ye yoğun ve düzensiz bir göç var. Fakat bu, gelenlerin suçu mu veya gelenlere mi özgü? Unutmayalım ki doğduğu yerde hiçbir sorunu olmayanlar göç etmez. Bugün Avrupa, Türkiye vatandaşlarının önündeki vize ve sair engelleri kaldırıp “Size kapıları açıyorum” dese, kimi tutabilirsiniz Türkiye’de? Böyle bir şey yokken bile herkes senelerdir kapağı Avrupa’ya atmaya bakıyor.
Aynı yolları bir daha yürümek gerekiyorsa, yürürüz
Öteden beri, bu konunun başka ülkelerin parlamentolarında gündeme gelmesi şikâyet konusu yapılmaz mı? İşte, Paylan konuyu bu ülkenin parlamentosuna getiriyor ama siz bırakın tartışmayı, hemen üzerine çullanarak susturuyorsunuz.
Göç daha uzun süre bizimle olacak
Hem Türkiye’de hem dünyada birçokları göç sorununa kolay bir çözüm, kolay bir cevap olsun istiyor. “Gönderelim”, “Sürelim”, “Önlerini keselim” türünden, kolaycı şiddet politikalarının çözüm olacağını düşünüyorlar. Bunlar uzun vadede işe yaramayacağı yani göçü durdurmayacağı gibi ahlaken yanlış, insanın insana muamelesinde yeri olmaması gereken eylemler.
Soykırımları daha fazla anlatmak lazım
Tüm bunları göz önüne alınca da bu tür sembollerle karşı karşıya kalan Ermenilerin veya başka bastırılmış toplulukların duyduğu tedirginliği anlamak, olayları büyüttüklerini veya haddinden fazla hassas davrandıklarını düşünmemek lazım, zira ortada yaşanmış bir tarih ve tecrübeler var.
Tavşanın kulağı göründü!
Sanki herkesten gizlenmesi gereken şeylerden bahsediyormuş gibi yapıp, toplantılardan sonra “Çalışmalarda sona gelindi” gibi yuvarlak ve ketum laflar ederseniz insanlar da her şeyi düşünür ve söyler. Neden seçim düzenlemesi çalışmasını ilgili topluluk ve kurumlarla paylaşmıyorsunuz? Neden Patrikhane’den yapılan görüşmelerle ilgili kapsamlı bir açıklama yapılmıyor? Kim, kimden, neyi gizliyor bunca zamandır?
Lozan delik deşik
Ne acıdır ki bu maddeler karşısında uygulamaya baktığımızda bırakın kolaylık sağlamayı, devlet bu vakıfların, din ve hayır kurumlarının hayatını zorlaştırmak, varlıklarını ortadan kaldırmak için elinden geleni yapagelmiştir. Parasını vererek aldıkları veya bağış ve miras –ve hatta piyango– yoluyla uhdelerine geçmiş gayrimenkullere el konmuştu.
“Vatandaş yüzü göstermek”
Ankara hükümetinin Lozan’a gönderilen heyetten talebi, kalan Ermenilerin de Ermenistan’daki Türklerle mübadele edilip yurtdışına çıkarılmasıydı. Heyet Başkanı İsmet Bey, bu talebe, Ermenilerin mübadelesini görüşecek muhatap olmadığını söyleyerek cevap verdi.
“Kınıyor musun, kınamıyor musun?”
Rus şirketlerine, oligarklarına, hatta millî takımlarına vs. ambargo konması anlaşılabilir ama güneş altında Rus olan ne varsa hepsine karşı toptan cephe almak izansızlıktır. Bir kimseye sadece Rus olduğu için ırkçılığa varan bir tepki göstermek ahlak dışı olduğu gibi akıldan da yoksun bir harekettir.